Page 92 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 92

94                                                                              YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

                 Evet  nasıl  sözlerim  haksız  olsun  ki,  en  tehlikeli  anlarda  bile
          Hakkı söylemekte susmayan ve pek âlî Ruhu taşıyan ve Talebelerine her
          an  teselli  Nurlarını  dağıtan,  Kur´ân-ı  Kerim'in  bugünkü  Dellâl-ı
          Muhteremi  olan  Üstadım!  Sizin  Din-i  Mübin-i  İslâm'a  olan
          Merbutiyetinize  ve  o  büyük  Muhabbetinize  ve  o  yüksek  Sa'yinize
          mükâfat  olarak  Defter-i  Hasenatınıza Cenab-ı Vâcib-ül Vücud Hazret-
          leri صح ُ ٰ ْ    ي  َلاو     دعي  َلا  Ecirleri  yazmasını  Rahmet-i  İlahiyeden  niyaz
                      َ
                         ِّ َ ُ
          ederim.

                 Nasıl  bugünkü  beşeriyet  size  ve  Risalet-ün  Nur'a  medyun
          olmasın ki, Semamızda dolaşan güneşin saçtığı ve her an ufûlüyle bir
          başka  Âlemi  gösteren  Nurları  gibi  değil,  Kur´ân'ın  Arş-ı  A'zamından
          gelen  Nurlarla  ölmez,  tükenmez,  sermedî  bir  Nuru,  Risalelerinizde
          gösteriyorsunuz.

                 İşte o  Risaleler ki,  herbiri  başlı başına menba'ları  ve mecraları
          ayrı ve fakat bir bahr-i muhit-i ummana dökülen nehirler gibidir. Sonsuz
          olan bu nehirlerin, hangisine varsa nasıl doyuncaya kadar su içmez? El
          ve yüzlerini temizlemek isteyenler, nasıl oluyor da bu enhardan istifade
          etmez?  Veyahut  arazilerini  iska  için  cedveller  yaparak  hangi  tarafa
          götürülse, azîm Cemaatler nasıl tefeyyüz etmez?

                 Bu  enharda  öyle  azîm  şifalar  var  ki,  hastalar  içse,  her  türlü
          devayı  içinde  bulurlar.  Yaralılar  içse,  bin  türlü  yaralarına  merhem
          bulurlar.  İhtiyarlar  içse,  Hayat-ı  Ebediyenin  civanmerd  gençlerinden
          olurlar.  Tazeler  içse,  Saadet-i  Dâreyni  bir  anda  elde  ederler.Risaleleri
          okuyanlar,  Sevgili  Üstadım  sizin  ne  büyük  ve  âlî  bir  Kalbe  mâlik
          bulunduğunuzu teslim için, bilmem tefekküre ihtiyaç var mı?

                 Bunca zamandan beri "Kur´ân-ı Azîmüşşan'ın Dellâlıyım ve bu
          Kudsî Vazifemi hiçbir şeye değişmem" diye vaki' olan ilânatınıza, bir
          kat daha kuvvet veren, bu kerreki Neşir buyurduğunuz Yirmidokuzuncu
          Mektub'un Sekizinci Kısmı'nın sekiz sahifelik olan Sekizinci Remzi ne
          güzel gösteriyor ve bu gösterilen Hakikatlara meftun olmamak mümkün
          mü?
                 Ah  Sevgili  Üstadım,  Lisan  ve  Kalemim  müsaid  olsa,  her  bir
          Risale  için  lâyık  oldukları  şekilde  medhiyeler  yapıp  takdim  etsem.
          Heyhat,    her    şeyde    olduğu    gibi,   bu    hususta   da   ben   fakirim.
          Evet Sevgili Üstadım! Sevincimizi artıran  bir  mes'ele  daha  var. O   da
          "Kenz-ül Arş Duasının  Feyzinden  gelen bir  Nükte- i Kur´âniye"  namı
   87   88   89   90   91   92   93   94   95   96   97