Page 88 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 88

90                                                                             YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

               ِ
                    ِ
                            ِ
          ِ
            ناَكملاْاو  ةقاَّطلا  ردق     ٰ لع  Lütf-u  İlahî  ile  çalıştırılmasaydım,  bütün
                      َ
                             ْ َ
                                  َ
                  َ
              ْ
          kazancım masiyet ve kara yüzle, perişan hal ile, nasıl Dergâh-ı İlahiyeye
                        ِ
                                           ِ
          çıkacaktım?  للّٰ دمحْلَا  مث  و  مث  للّٰ دمحْلَا, Niyet-i  Hâlise ve  cüz'-i  lâ-
                       ه ُ ْ َ
                                َّ ُ َ َّ ُ ه ُ ْ َ
          yetecezza kabilinden olan Kur´ânî Hizmet sebebiyle, bu abd-i pür-taksir
                      ِ
          de  للّٰا  ءآش  نا Duanızla Rahmet-i İlahiyeye nâil olur ümidindeyim.
                     ْ َ
                َ ه
            ُ
                                                                     H u l u s i
                                          * * *

                 (Sabri'nin bir fıkrasıdır)
                                                    ِ
                                                 ِ
                                                         ِ ِ
                                         ِ
                           ۪ ِ

                                   ِ
                                ِ
                                                             ِ
                             هدمحب     حبيُ َّلاا ء َ شَ نم ناو   ه   مساب
                             ْ َ
                                  ُ َ ُ
                                                   ْ َ
                                                ْ
                                             ْ
                                                           ْ
                                    ِّ
                 Efendim,  hiç  şekk  ve  şübhem  kalmadı  ki,  Nur  Nurdan
          seçilemediği gibi, Nur Deryasının Nuranî Talebeleri de, nerede olursa
          olsun hepsi bir gayede, umumî bir zihniyette, yekdiğerlerine rekabetleri
          yok,  daima  birbirinin  evsaf-ı  mümtazesiyle  müftehir  ve  mübahi,
          samimiyet ve vefa hususunda, rüfekasını şahsına tercih eder, bir emelde
          bulunmaları  yegâne  emel  ve  gayeleri  olan  Tevhidin  bir  Alâmet-i
          Mümtaze ve Farikası olan İttihad ve Tesanüd-ü Hakikiye ve Meşruayı
          kalen ve fiilen ve halen göstermeleriyle sabittir ki, bu hal bir Alâmet-i
          Muvaffakıyettir.
                                                                Talebeniz H. S.
                                          * * *

                 (Re'fet Bey'in bir fıkrasıdır)

                 Aziz ve Muhterem Üstadım Efendim!

                 Son neşrettiğiniz Söz, fakirde çok derin tesir ve intibalar bıraktı.
          Onun  saikının  ne  olduğunu  anlayamadım.  Zât-ı  Âlînizi  o  Söz'de  çok
          hiddetli buldum. Gayet ateşîn bir Kalem, bütün elemlerinizi dökmüştü.
          İhtiva ettiği Hakaika mest ve hayran olduğum halde, saatlerce okudum.
          Artık  Sözlerinizin  hiçbirini  diğerine  tercih  edemiyorum.  Zira  birine
          mühim derken, diğeri daha mühim ve bir diğeri ehemm olarak kendini
          gösteriyor.  Binaenaleyh  Envâr-ı  Kur´âniyeyi  gökteki  yıldızlara
          benzetiyorum.  Filhakika    yıldızlar    parlaklık    itibariyle    birbirinden
          farklı   ise    de,    hepsi    yıldızdır.   Ve   aynı   menba'dan   ahz-ı  envâr
   83   84   85   86   87   88   89   90   91   92   93