Page 233 - Ehl-i Sünnetin Önemi
P. 233
ADNAN OKTAR
raki nesillere aktar›lmas› efsanesini kesin olarak y›kt›. Böylece
do¤al seleksiyon "tek bafl›na" ve dolay›s›yla tümüyle etkisiz bir
mekanizma olarak kalm›fl oluyordu.
Neo-Darwinizm ve Mutasyonlar
Darwinistler ise bu duruma bir çözüm bulabilmek için
1930'lar›n sonlar›nda, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha
yayg›n ismiyle neo-Darwinizm'i ortaya att›lar. Neo-Darwi-
nizm, do¤al seleksiyonun yan›na "faydal› de¤ifliklik sebebi" ola-
rak mutasyonlar›, yani canl›lar›n genlerinde radyasyon gibi d›fl
etkiler ya da kopyalama hatalar› sonucunda oluflan bozulmala-
r› ekledi.
Bugün de hala dünyada evrim ad›na geçerlili¤ini koruyan
model neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan milyon-
larca canl› türünün, bu canl›lar›n, kulak, göz, akci¤er, kanat gi-
bi say›s›z kompleks organlar›n›n "mutasyonlara", yani genetik
bozukluklara dayal› bir süreç sonucunda olufltu¤unu iddia et-
mektedir. Ama teoriyi çaresiz b›rakan aç›k bir bilimsel gerçek
vard›r: Mutasyonlar canl›lar› gelifltirmezler, aksine her
zaman için canl›lara zarar verirler.
Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene
sahiptir. Bu molekül üzerinde oluflan herhangi rastgele bir et-
ki ancak zarar verir. Amerikal› genetikçi B. G. Ranganathan bu-
nu flöyle aç›klar:
Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararl›d›rlar. Çok ender
olarak meydana gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler.
Bu üç özellik, mutasyonlar›n evrimsel bir geliflme meyda-
na getiremeyece¤ini gösterir. Zaten yüksek derecede
özelleflmifl bir organizmada meydana gelebilecek rastlan-
t›sal bir de¤iflim, ya etkisiz olacakt›r ya da zararl›. Bir kol
231