Page 111 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 111

NÜBÜVVETİN TAHKİKİ                                                                                      113

           onun hakkı idi. Çünki Nasara ve Yahudilerin hurafelerinden birşey
           çıkmadı." İşte bu feylesof,

                                                  ِ
                                                          ِ ِ
                                                              ِ
                                                                     ِ
                 ۪رانلا۪اوقتا َ ُ  ۪ف َّ  ۪اوُلعفت۪نَلو۪اوُلعفت۪ َ ل۪ناف۪... ۪ ۪ هلثم ۪ ۪ نم۪ةروبِ۪اوتْاف
                 َ َّ
                                                          ْ
                                                                        ُ َ
                                َ ْ َ
                                                 ْ َ
                                           َ ْ َ
                                    ْ َ
                                                             ْ
                                                                 َ ُ
                                               ْ
           ilââhir olan Âyet-i Kerimenin mealini tasdik etmiştir.(Haşiye)

                  S- Gerek Kur'an-ı Kerim olsun, gerek Tefsiri olan Hadîs-i Şerif
           olsun; her fenden, her İlimden birer Fezleke almışlardır. Bir Kitab veya
           bir şahsın yalnız Fezlekeleri ihata etmekle hârika olması lâzım gelmez.
           Bir şahıs, pek çok Fezlekeleri ihata edebilir?

                  C- Bahsettiğimiz Fezleke, sellemehüsselâm Fezlekeler değildir.
           Ancak  hüsn-ü  isabetle  münasib  bir  mevkide  ve  münbit  bir  yerde,
           işitilmemiş  çok  işaretleri  tazammun  etmekle  istimal  ve  zer'  edilen
           Fezlekelerdir.  Kur'an  veya  Hadîsin  aldıkları  Fezlekeler,  bu  kabil
           Fezlekelerdir.  Bu  kabil  Fezlekeler,  tam  bir  Meleke  ve  ıttıladan  sonra
           hasıl olabilir ki, herbir Fezleke, me'hazı olan fen veya İlmin hükmünde
           olur. Bu ise, bir şahısta olamaz.

                  Aziz arkadaş! Bu mes'elelerde yazılan muhakemelerin neticesi
           olarak şu gelen kaideleri de koynuna koy, sana lâzım olur.

                  1- Bir şahıs, çok fenlerde ihtisas sahibi olamaz.
                  2-  İki  şahıstan  sudûr  eden  bir  söz,  istidadlarına  göre  tefavüt
           eder.  Yani  birisine  göre  altun,  ötekisine  nazaran  kömür  kıymetinde
           olur.

                  3-  Fünun;  fikirlerin  birleşmesinden  hasıl  olup,  zamanın
           geçmesiyle tekâmül eder.

                  4- Eski zamanda nazarî olup, bu zamanda bedihî olmuş olan çok
           mes'eleler vardır.

                  5- Zaman-ı mazi, bu zamana kıyas edilemez; aralarında çok fark
           vardır.

                  6-  Sahra  ve  çöl  adamları  basit  ve  saf  insanlar  olduğundan,
           medenîlerin  medeniyet  perdesi  altında  gizleyebildikleri  hile  ve
           desiseleri  bilmezler  ve  gizleyemezler.  Her  işleri  merdanedir,  Kalbleri
           ve lisanları birdir.

                  7-  Çok  İlim  ve  fenler  vardır  ki;  âdetlerin  telkiniyle,  vukuatın
           talimiyle
                  ------------------
                  (Haşiye):  Kırk  sene  sonra  neşrolan  Risale-i  Nur'da  Carlyle,  Goethe  ve
           Bismark gibi kırk meşhur feylesofların tasdikleri beyan edilmiş. İnşâallah bu Kitabın
           zeylinde dahi yazılacak.
   106   107   108   109   110   111   112   113   114   115   116