Page 112 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 112
114 İŞÂRÂT-ÜL İ’CAZ
ve zamanla, muhitin yardımıyla husule gelirler.
8- Beşerin nazarı istikbale nüfuz edemez, hususî keyfiyat ve
ahvali göremez.
9- Beşer için bir ömr-ü tabiî olduğu gibi, yaptığı kanunlar için
de bir ömr-ü tabiî vardır; onun nihayeti olduğu gibi, bunun da nihayeti
vardır.
10- İnsanların sıfatlarında, tabiatlarında, ahvalinde zaman ve
mekânın çok tesiri vardır.
11- Eski zamanlarda hârika addedilen çok şeyler vardır ki,
mebadi ve vesaitin tekâmülüyle âdi şeyler hükmüne geçmişlerdir.
12- Def'aten bir fennin icadına ve ikmal edilmesine, bir zekâ-i
hârika olsa bile, muktedir olamaz. O fen, ancak çocuk gibi tedricen
Kemale erer.
Aziz Kardeşim! Bu kaideleri birer birer sayıp kafana koyduktan
sonra, zamanın hayal ve hülyalarından, muhitin evham ve
hurafelerinden tecerrüd et, çıplak ol; bu asrın sahilinden dal, Ceziret-ül
Arab yarımadasına çık; o yarımadanın mahsulâtından olan insanların
kılık ve kıyafetlerine gir, fikirlerini başına tak, pek geniş olan o sahraya
bak. Göreceksin ki: Bir insan... tek başına... Ne muini var ve ne yardım
edeni; ne saltanatı var ve ne definesi... Meydana çıkmış... Bütün
dünyaya karşı mübareze ediyor... Ve umum insanlara hücum etmeye
hazırlanmıştır... Ve omuzlarına Küre-i Arz'dan daha büyük bir Hakikat
almıştır. Elinde de insanların Saadetini temin eden bir Şeriat tutmuştur
ki, libasa benzemiyor; cild ve deri gibi yapışık olup, istidad-ı beşerin
inkişafı nisbetinde tevessü' ve inkişaf etmekle, Saadet-i Dâreyni intac
ve nev'-i beşerin ahvalini tanzim eder. O Şeriatın Kanunları, Kaideleri
nereden gelmiş ve nereye kadar devam eder gider diye sorulduğu
zaman, yine o Şeriat, Lisan-ı İ’cazıyla cevaben diyecektir ki: Biz
Kelâm-ı Ezelî'den ayrıldık, nev'-i beşerin fikriyle beraber ebede kadar
devam edip gideceğiz. Fakat nev'-i beşer dünyadan kat'-ı alâka ettikten
sonra, biz de sureten teklif cihetiyle insanlardan ayrılacağız fakat
maneviyatımız ve esrarımızla nev'-i beşerin arkadaşlığına devam edip,
onların Ruhlarını gıdalandırarak, onlara delil olmaktan ayrılmaya-
cağız...
Ey arkadaş! Bu gördüğün garib, acib sahifenin baştan nihayete kadar
ihtiva ettiği haller, inkılablar, vaziyetler; ۪هلثم ِ ِ ۪نم۪ةروبِ۪اوت ۪ ْاف deki
ِ
ِ
َ ُ
ْ
ْ
َ ُ
Emr-i Tacizîyi, nev'-i beşere tekrar tekrar ilân ediyorlar.