Page 45 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 45
ِ
ِ
ِ
ِ
ِ
۪ كلبق۪نمَ۪لِزن ْ آَّم ۪ ُا َ ۪و۪كيَلاَ۪لِزن ْ ۪ ۪ ُا آَّمب ۪نونمءوي ۪ ني ۪ َ ُ ۪ ذَّلاو
َ
َ َ
َ
َ
ْ ْ
َ
ْ
َ ُ ْ
ِ
ِ
ِ
۪نونقوي۪مه۪ة ۪ رخ ۪ ۤلاْا ِ ۪ و ۪ ب
َ
ُ ْ
َ ُ
َ ُ
Kur'an-ı Kerim, bu Âyet gibi çok Âyetlerde terkiblerin,
Kelâmların muhtemel bulundukları ihtimallerden, vecihlerden bir
ihtimalini veya bir vechini bir emare ile tayin etmemekle, Nazm-ı
Kelâmı mürsel ve mutlak bırakmıştır. Bu da İ’caz’ı intac eden Îcaza
menşe' olarak latif bir Sırdır. Şöyle ki:
Belâgat, mukteza-yı hale mutabakattan ibarettir. Kur'anın
muhatabları, muhtelif asırlarda mütefavit tabakalardır. Bu tabakalara
mürâaten, muhavere ve mükâlemeyi o asırlara teşmil etmek üzere, çok
yerlerde tamim için hazf yapıyor; çok yerlerde Nazm-ı Kelâmı mutlak
bırakıyor ki; Ehl-i Belâgat ve Ulûm-u Arabiyece güzel görünen
vecihler, ihtimaller çoğalsın ki, her asırda her tabaka, fehimlerine göre
hissesini alsın.
Bu Âyeti mâkabliyle Nazm ve rabteden münasebet: Kur'an-ı
Kerim, evvelki Âyetle tamim yaptıktan sonra, bu Âyetle tahsis
yapmıştır. Evet bu Âyet, Ehl-i Kitabdan İman edenleri tahsisle
şereflerini ilân ve İmana gelmeyenleri İmana teşvik ediyor. Abdullah
İbn-i Selâm ele alınarak diğerlerinin Abdullah İbn-i Selâm gibi olmaları
için yapılan teşvik gibi.
Ve keza Kur'an-ı Kerim'in bütün Ümmetlere ve Risalet-i
Muhammediye'nin bütün milletlere şamil olduklarını tasrih etmek
üzere, her iki ۪ذَّلَا ile يقَّتم nin her iki kısmına tansis edilmiştir.
ن
ي
۪
َ
ُ
ِ
ِ
ِ
Ve keza ۪بيغْلاب ۪ن ونمءوي sadefinde bulunan İmanın
َ
ْ َ
ُ ْ ُ
Rükünlerini beyan etmek için, icmalden sonra tafsile geçmiştir. Çünki
bu Âyet; Kitablara, Kıyamete sarahaten; Rusül ve Melaikeye zımnen
delalet eder.