Page 76 - Risale-i Nur - İşaratü'l-İcaz
P. 76

78                                                                                                   İŞÂRÂT-ÜL İ’CAZ

          ve  maddî  Hayat  onun  işlemesi  ile  kaimdir.  Sekteye  uğradığı  zaman
          cesed de sukuta uğrar. Kezalik o Latife-i Rabbaniye, âmâl ve ahval ve
          maneviyatın heyet-i mecmuasını hakikî bir Nur-u Hayat ile canlandırır,
          ışıklandırır;  Nur-u  İmanın  sönmesiyle  mahiyeti,  meyyit-i  gayr-ı
          müteharrik gibi bir heykelden ibaret kalır.
                 ۪ مه ِ ِ  ۪ عم َ ْ  ۪ ۪ س  ٰ۪ لع ۪و۪de ٰ۪لع۪nın   tekrarı,  Kalb  ile  sem'a vurulan hâ-
                                    َ
                             َ َ
                 ْ
          temlerin herbirisi müstakil bir nevi delaile aid olduğuna işarettir. Evet
          Kalbin  hatmi,  Delail-i  Kalbiye  ve  Vicdaniyeye  aiddir.  Sem'in  hatmi,
          delail-i nakliye ve hariciyeye aiddir. Ve keza her iki hatmin bir cinsten
          olmadığına bir remizdir.

                 S-  Kalb  ile  basarın  cem'  sîgasıyla,  sem'in  müfred  suretinde
          zikirlerinde ne gibi bir Hikmet vardır?

                 C-  Kalb  ile  basarın  taalluk  ettikleri  şeyler  mütehalif,  yolları
          mütebayin,  delilleri  mütefavit,  talim  ve  telkin  edicileri  mütenevvidir.
          Sem' ise, Kalb ve basarın hilafına, masdardır. İşittiren ferddir. Cemaatin
          işittikleri, ferddir. İşiten ferd, ferd olur. Bunun için müfred olarak iki
          cem'in arasına düşmüştür.

                 S- Kalbden sonra tercihan sem'in zikredilmesi neye binaendir?
                 C-  Melekât  ve  Malûmat-ı  Kalbiye,  alelekser  kulak  pencere-
          sinden  Kalbe  girerler.  Bu  itibarla  sem',  Kalbe  yakındır.  Ve  aynı
          zamanda, cihat-ı sitteden malûmat aldığı cihetle Kalbe benziyor. Zira
          göz yalnız ön ciheti görür. Bunlar ise her tarafı görürler.

                            َّٓ
                   ِ
                ِ
                     ِ
           ۪ةواشغ۪مهراصبَا ۪ ٰ۪ لع ۪و۪de, üslûbun tağyiriyle, cümle-i fiiliyeye terci-
          ٌ َ َ
                  ْ
                       َ ْ
                                َ َ
          han  cümle-i  ismiyenin  ihtiyar  edilmesi,  basar  ile  görünen  delillerin
          sabit olduklarına; Kalb veya sem' ile alınan deliller ise, müteceddid ve
          gayr-ı sabit olduklarına işarettir.
                                  ِ
                 S- ۪متخ ile ۪ةواشغ arasında ne fark vardır ki, ۪للّا ۪۪متخ۪isnad
                             ٌ َ َ
                                                                    َ َ َ
                    َ َ َ
                                                                ٰ
                                                               ُ
                          ِ
          edilmiştir. ۪ةواشغ isnadsız bırakılmıştır?
                    ٌ َ َ

                                                                             ِ
                 C- ۪متخ۪Allah tarafından onların kesblerine bir cezadır. ۪ةواشغ۪
                                                                        ٌ َ َ
                    َ َ َ
          ise, Allah tarafından olmayıp, onların meksûbudur.
   71   72   73   74   75   76   77   78   79   80   81