Page 129 - Risale-i Nur - Lem'alar
P. 129
132 LEM’ALAR
menfaatlar; o Ubudiyete, o Virde veya o Zikre illet veya illetin bir cüz'ü olsa;
o Ubudiyeti kısmen ibtal eder. Belki o hasiyetli Virdi akîm bırakır, netice
vermez. İşte bu Sırrı anlamayanlar, meselâ yüz hasiyeti ve faidesi bulunan
Evrad-ı Kudsiye-i Şah-ı Nakşibendî'yi veya bin hasiyeti bulunan Cevşen-ül
Kebir'i, o faidelerin bazılarını maksud-u bizzât niyet ederek okuyorlar. O
faideleri göremiyorlar ve göremeyecekler ve görmeye de hakları yoktur.
Çünki o faideler, o Evradların illeti olamaz ve ondan, onlar kasden ve bizzât
istenilmeyecek. Çünki onlar fazlî bir surette, o hâlis Virde talebsiz terettüb
eder. Onları niyet etse, İhlası bir derece bozulur. Belki Ubudiyetten çıkar ve
kıymetten düşer. Yalnız bu kadar var ki; böyle hasiyetli Evradı okumak için
zaîf insanlar bir müşevvik ve müreccihe muhtaçtırlar. O faideleri düşünüp,
şevke gelip; Evradı sırf Rıza-yı İlahî için, Âhiret için okusa zarar vermez.
Hem de makbuldür. Bu Hikmet anlaşılmadığından; çoklar, aktabdan ve
Selef-i Sâlihînden mervî olan faideleri görmediklerinden şübheye düşer,
hattâ inkâr da eder.
Üçüncü Mes'ele: َط ز ْ واجتي َلَو هَدح فرع نم ى ل بوُط Yani:
ر
و
ه
َ َ َ َ
ٰ
َ
ْ َ
ُ َ ْ
ُ َ
َ َ َ
ْ
"Ne mutlu o adama ki, kendini bilip haddinden tecavüz etmez." Nasıl
bir zerre camdan, bir katre sudan, bir havuzdan, denizden, kamerden
seyyarelere kadar güneşin cilveleri var. Herbirisi kabiliyetine göre güneşin
aksini, misalini tutuyor ve haddini biliyor. Bir katre su, kendi kabiliyetine
göre "Güneş'in bir aksi bende vardır" der. Fakat "Ben de deniz gibi bir
âyineyim" diyemez. Öyle de: Esma-i İlahiyenin Cilvesinin tenevvüüne göre,
Makamat-ı Evliyada öyle meratib var. Esma-i İlahiyenin herbirisinin bir
güneş gibi Kalbden Arş'a kadar cilveleri var. Kalb de bir Arş'tır, fakat "Ben
de Arş gibiyim" diyemez. İşte Ubudiyetin Esası olan, acz ve fakr ve kusur ve
naksını bilmek ve niyaz ile Dergâh-ı Uluhiyete karşı Secde etmeye bedel,
naz ve fahr suretinde gidenler; zerrecik Kalbini Arş'a müsavi tutar. Katre
gibi makamını, deniz gibi Evliyanın makamatıyla iltibas eder. Kendini o
büyük makamata yakıştırmak ve o makamda kendini muhafaza etmek için
tasannuata, tekellüfata, manasız hodfüruşluğa ve birçok müşkilâta düşer.
Elhasıl: Hadîste vardır ki:
ى
ى
ى
ى
ى
نو ُلماعْلا كَلهو نو ُلماعْلا َلا نوملا عْل ا كَلهو نومل اعْلا َل ى ا ُ ا س نلا ك َله
َ
َ َ
َ َ َ َ
َ َ َ َ
َ
َ
َ
َ
َ ُ
َ ُ
ى
ى
ى
ٍمي ۪ ظع ٍرَطخ ٰ لع نو صلخمْلاو نو صلخ مْلا َلا
ُ ْ
َ
ْ ُ َ َ
َ
َ َ
ُ
ُ