Page 130 - Risale-i Nur - Lem'alar
P. 130

ONYEDİNCİ  LEM’A                                                                                                          133


          Yani: Medar-ı Necat ve Halas, yalnız İhlastır. İhlası kazanmak çok mühim-
          dir.  Bir  zerre  İhlaslı  amel,  batmanlarla  hâlis  olmayana  müreccahtır.
          İhlası kazandıran harekâtındaki sebebi, sırf bir Emr-i İlahî ve neticesi Rıza-yı
          İlahî olduğunu düşünmeli ve Vazife-i İlahiyeye karışmamalı. Herşeyde bir
          İhlas  var.  Hattâ Muhabbetin de  İhlas ile bir  zerresi, batmanlarla  resmî ve
          ücretli muhabbete tereccuh eder. İşte bir zât bu İhlaslı Muhabbeti böyle tabir
          etmiş:
                    ى
               باوث هيَلع    غبي   ىو      ه    في۪عض     ةوش ى ى    ْلا   َ ل  ى  ان     ب   ْلا   ب ا  ۪ غ ى     ع  َ    َا ا    و     م
                                                ر بح
                                        َ
                                           ً َ ْ
                  َ َ ْ َ  ٰ ْ ُ  ً    َ         ّ  ُ    َ     َ         َ َ
          Yani: "Ben Muhabbet üzerine bir rüşvet,  bir ücret, bir mukabele, bir
          mükâfat istemiyorum. Çünki mukabilinde bir mükâfat, bir Sevab istenilen
          Muhabbet zaîftir, devamsızdır." Hattâ hâlis Muhabbet, fıtrat-ı insaniyede ve
          umum  vâlidelerde  dercedilmiştir.  İşte  bu  hâlis  Muhabbete  tam  manasıyla
          vâlidelerin  Şefkatleri  mazhardır.  Vâlideler  o  Sırr-ı  Şefkat  ile,  evlâdlarına
          karşı  Muhabbetlerine  bir  mükâfat,  bir  rüşvet  istemediklerine  ve  taleb
          etmediklerine delil; Ruhunu, belki Saadet-i Uhreviyesini de onlar için feda
          etmeleridir.  Tavuğun  bütün  sermayesi  kendi  hayatı  iken,  yavrusunu  itin
          ağzından kurtarmak için -Hüsrev'in müşahedesiyle- kafasını ite kaptırır.

                       Dördüncü Mes'ele: Esbab-ı zahiriye eliyle gelen Nimetleri, o esbab
          hesabına  almamak  gerektir.  Eğer  o  sebeb  ihtiyar  sahibi  değilse  -meselâ
          hayvan ve ağaç gibi- doğrudan doğruya Cenab-ı Hak hesabına verir. Madem

          o,lisan-ı hal ile   ا ىم   ى بِ der, sana verir.Sen de Allah hesabına olarak  للّا   ىم   ى بِ

                        للّ
                                                                        ٰ
                         ٰ
                             ْ
                                                                            ْ
          de,  al. Eğer o  sebeb ihtiyar  sahibi ise; o  للّا ىم ى بِ demeli,  sonra ondan  al,
                                                 ٰ
                                                      ْ
                            ى
                                                    ى

          yoksa  alma.  Çünki   يَلع  ى   للّا     م  ْ    ىرك   ْذي  َلَ امم  وُلُكْات لو Âyetinin  mana-yı
                                                          َ
                            ه
                                         َ     سا
                                                         َ
                                                   َ
                                     ُ ٰ َ
                                              ُ
                             ْ
                                                            َ
                                                ْ
          sarihinden başka bir mana-yı işarîsi şudur ki: "Mün'im-i Hakikî'yi hatıra
          getirmeyen ve Onun namıyla verilmeyen Nimeti yemeyiniz!" demektir. O
                                                                           ىمبِ
          halde hem veren  للّا ىم ى بِ demeli, hem alan  للّا        ىم   ى بِ demeli. Eğer o  للّا    ى
                                                  ٰ
                                                                        ٰ
                           ٰ
                                                       ْ
                                                                            ْ
                               ْ
          demiyor fakat sen de almaya muhtaç isen; sen        ىم   ى بِ de, onun başı üstünde
                                                   للّ
                                                     ا

                                                    ٰ
                                                        ْ
          Rahmet-i İlahiyenin elini gör, şükür ile öp, Ondan al. Yani Nimetten İn'ama
          bak, İn'amdan Mün'im-i Hakikî'yi düşün. Bu düşünmek bir Şükürdür. Sonra
          o zahirî vasıtaya istersen Dua et. Çünki o Nimet onun eliyle size gönderildi.

                 Esbab-ı zahiriyeyi perestiş edenleri aldatan; iki şeyin beraber gelme-
          si veya bulunmasıdır ki, "iktiran" tabir edilir, birbirine illet zannetmeleridir.
          Hem   bir   şeyin   ademi,   bir  Nimetin  madum  olmasına  illet  olduğundan,
   125   126   127   128   129   130   131   132   133   134   135