Page 288 - Risale-i Nur - Sözler
P. 288

290                                                                                                                                                       SÖZLER

          bütün memleketin ileri gelenlerinin Taht-ı Tasdikinde bahsettiği bir Zât-ı
          Mu'ciznümadan ve zikrettiği evsafından ve tebliğ ettiği Evamirinde, hiçbir
          vecihle  hilaf  ve  hile  bulunabilir  mi?  Bunda  hilaf-ı  hakikat  kabilse;  şu
          sarayı, şu lâmbaları, şu cemaati hem vücudlarını, hem hakikatlarını tekzib
          etmek lâzım gelir. Eğer haddin varsa buna karşı itiraz parmağını uzat gör,
          nasıl parmağın bürhan kuvvetiyle kırılıp, senin gözüne sokulacak...

                                   ONİKİNCİ BÜRHAN

             Gel, ey bir parça Aklı başına gelen birader! Bütün onbir bürhan kuvve-
          tinde  bir  bürhan  daha  göstereceğim.  İşte  bak:  Yukarıdan  inen  ve  herkes
          Ona  hayretinden  veya  hürmetinden  Kemal-i  Dikkatle  bakan,  şu  Nuranî
          Fermana  (Haşiye-23)  bak.  O  bin  nişanlı  Zât,  Onun  yanına  durmuş,  o
          Fermanın mealini umuma beyan ediyor. İşte şu Fermanın üslûbları öyle bir
          tarzda  parlıyor  ki,  herkesin  Nazar-ı  İstihsanını  celbediyor  ve  öyle  ciddî,
          ehemmiyetli mes'eleleri zikrediyor ki, herkes kulak vermeye mecbur olu-
          yor. Çünki bütün bu memleketi İdare eden ve bu sarayı yapan ve bu acaibi
          izhar eden Zâtın Şuunatını, Ef'alini, Evamirini, Evsafını birer birer beyan
          ediyor. O Fermanın Heyet-i Umumiyesinde bir Turra-i A'zam olduğu gibi,
          bak  herbir  Satırında,  herbir  Cümlesinde  taklid  edilmez  bir  turra  olduğu
          misillü, ifade ettiği Manalar, Hakikatlar, Emirler, Hikmetler üstünde dahi,
          o Zâta mahsus birer manevî hâtem hükmünde Ona has bir tarz görünüyor.

             Elhasıl:  O  Ferman-ı  A'zam,  güneş  gibi  o  Zât-ı  A'zam'ı  gösterir;  kör
          olmayan görür…

                 İşte ey arkadaş! Aklın başına gelmiş ise, bu kadar kâfi… Eğer bir
          sözün varsa, şimdi söyle. O inadçı adam cevaben dedi ki: "Ben, senin bu
          Bürhanlarına karşı yalnız derim: َلِلَّدمح  ِ ِ ه ن ْ    َ ْل ا inandım. Hem güneş gibi parlak


          ve gündüz gibi aydın bir tarzda inandım ki: Şu memleketin tek bir Mâlik-i
          Zülkemali, şu  Âlemin tek bir Sahib-i Zülcelali, şu sarayın tek bir Sâni'-i
          Zülcemali bulunduğunu kabul ettim. Allah senden razı olsun ki, beni eski
          inadımdan  ve  divaneliğimden  kurtardın.  Getirdiğin  Bürhanların  herbirisi
          tek başıyla bu Hakikati göstermeye kâfi idi. Fakat herbir Bürhan geldikçe
          daha  revnakdar,  daha  şirin,  daha  hoş,  daha  Nurani,  daha  güzel  Marifet
          Tabakaları, tanımak perdeleri, Muhabbet Pencereleri açıldığı için bekledim,
          dinledim."
                 ------------------
              (Haşiye-23): Nuranî Ferman Kur'ana ve üstündeki turra ise İ'cazına işarettir.
   283   284   285   286   287   288   289   290   291   292   293