Page 627 - Risale-i Nur - Sözler
P. 627
OTUZİKİNCİ SÖZ’ÜN ÜÇÜNCÜ MEVKIFI 629
Musavvir" İsimlerini okutturuyor. Öyle bir tarzda şekl-i umumîsinin hudu-
dunu tayin eder ki, "Alîm, Hakîm" İsmini gösterir. Sonra İlim ve Hikmet
cedveliyle, o hudud içinde, o şeyin tasvirine başlar. Öyle bir tarzda ki, Sun'
ve İnayet mânalarını ve "Sâni' ve Kerim" İsimlerini gösteriyor. Sonra san'a-
tın Yed-i Beyzasıyla, İnayetin fırçasıyla o suretin, -eğer birtek İnsan ve
birtek çiçek ise- göz, kulak, yaprak, püskül gibi a'zalarına bir Hüsün, bir
Zînet renkleri veriyor. Eğer zemin ise; maadin, nebatat ve hayvanatına bir
Hüsün ve Zînet renkleri veriyor. Eğer Cennet ise; bağlarına, kasırlarına, Hu-
rilerine bir Hüsün ve Zînet renkleri veriyor ve hâkeza... Başkalarını kıyas et.
Hem öyle bir tarzda Tezyin ve Tenvir eder ki: Lütuf ve Kerem mânaları,
Onda o derece hükmediyor ki; âdeta o mevcud-u müzeyyen, o masnu-u
münevver; bir lütf-u mücessem, bir kerem-i mütecessid hükmüne geçer.
"Latif ve Kerim" İsmini zikreder. Sonra o lütuf ve keremi şu Cilveye
sevkeden, elbette Teveddüd ve Taarrüftür, yâni kendini Zîhayata sevdirmek
ve Zîşuura bildirmek şe'nleridir ki, "Latif, Kerim" İsimlerinin arkalarında
"Vedud ve Maruf" İsimlerini okutuyor ve masnuun lisan-ı halinden işitiliyor.
Sonra o müzeyyen mevcudu, o güzel mahlûku, leziz meyveler, sevimli
neticelerle süslendirip, Zînetten Nimete, Lütuftan Rahmete çevirir. "Mün'im
ve Rahîm" İsmini okutturur ve zahirî perdeler arkasında, o iki İsmin
Cilvesini gösterir. Sonra bu Rahîm ve Kerim'i, (Müstağni-i Ale-l Itlak olan
Zât'ta) bu Cilveye sevkeden, elbette bir Terahhum, Tahannün Şe'nleridir ki;
İsm-i "Hannan ve Rahman"ı okutturuyor ve gösteriyor. Şu Terahhum,
Tahannün mânalarını Cilveye sevkeden, elbette bir Cemâl ve Kemal-i
Zâtîdir ki, tezâhür etmek ister. "Cemil" İsmini ve Cemil İsminde münderiç
olan "Vedud ve Rahîm" İsimlerini okutturuyor. Çünki Cemâl, bizzât sevilir.
Zîcemâl ve Cemâl, kendi kendini sever. Hem Hüsündür, hem Muhabbettir.
Kemal dahi, bizzât Mahbubdur, sebebsiz olarak sevilir. Hem Muhibdir, hem
Mahbubdur. Mâdem nihayetsiz Derece-i Kemalde bir Cemâl ve nihayetsiz
Derece-i Cemâlde bir Kemal; nihayet derecede sevilir, Muhabbete ve Aşka
lâyıktır. Elbette âyinelerde ve âyinelerin kabiliyetlerine göre Lemaatını ve
Cilvelerini görmek ve göstermekle tezâhür etmek ister. Demek Sâni'-i
Zülcelâl'in ve Hakîm-i Zülcemâl'in ve Kadîr-i Zülkemal'in Zâtındaki Cemâl-
i Zâtî ve Kemâlât-ı Zâtiyesi, Terahhum ve Tahannün ister ve "Rahman ve
Hannan" İsimlerini Tecelliye sevkeder. Terahhum ve Tahannün ise, Rahmet
ve Nimeti göstermekle "Rahîm ve Mün'im" İsimlerini Cilveye sevkeder.
Rahmet ve Nimet ise; Teveddüd, Taarrüf Şe'nlerini iktiza edip "Vedud ve
Maruf" İsimlerini Tecelliye sevkeder. Masnuun bir perdesinde onları
gösterir, Teveddüd ve Taarrüf ise; Lütuf ve Kerem mânalarını tahrik