Page 488 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 488

202                                                                         YİRMİYEDİNCİ  MEKTUBDAN


                 Şimdi size lâiklik telakkimizden de bahsetmek istiyorum. Lâiklik
          bir taraftan Din ile siyasetin birbirinden ayrılması, diğer taraftan ise vicdan
          hürriyeti manasına gelir. Din ile siyasetin kat'î surette birbirinden ayrılması
          esasında en küçük tereddüde dahi tahammülümüz yoktur. Vicdan hürriyeti
          bahsine  gelince:  Türk  Milleti  Müslüman'dır  ve  Müslüman  olarak
          kalacaktır.  Evvelâ  kendine  ve  gelecek  nesillere  Dinini  telkin  etmesi,
          onun  Esasını  ve  Kaidelerini  öğretmesi,  ebediyen  Müslüman
          kalmasının münakaşa götürmez bir şartıdır. Halbuki mekteblerde Din
          Dersi  olmayınca  evlâdına  kendi  Dinini  telkin  etmek  ve  öğretmek
          isteyen  vatandaşlar,  bu  imkânlardan  mahrum  edilmiş  olurlar.
          Müslüman çocuğu Dinini öğrenmek gibi pek tabiî bir haktan mahrum
          edilmemek  îcab  eder.  Böyle  mahrumiyet  ve  imkânsızlık,  vicdan
          hürriyetine uygundur denilmez. Bu itibarla orta mekteblerimize Din
          dersleri koymak, yerinde bir tedbir olacaktır.

                 Dinsiz  bir  cem'iyetin,  bir  milletin  payidar  olabileceğine
          inanmıyoruz.  En  ileri  milletlerin  dahi  Din  ile  siyaset  ve  dünya  işlerini
          birbirinden  ayırdıktan  sonra  ne  derece  Dinlerine  bağlı  kaldıklarını
          biliyoruz.  Bugünkü  seviye  ile  asil  milletimize  taassub  isnadı  reva
          görülemez.  Milletimiz  Dinine  sımsıkı  bağlı  olduğu  kadar,  umumiyetle
          Dini  en  temiz  duygularla  benimsemektedir.  İslâmlık,  milletimizin
          Vicdanında  en  musaffa  seviyesini  bulmuştur.  Müslümanlığı  ve  onun
          Esaslarını,  Farizalarını  ve  Kaidelerini  kifayetle  telkin  edip  öğretecek
          öğretmenlerimizin  yetiştirilmesine  ayrıca  gayret  sarfedilecektir.  Gelecek
          sene  lise  derecesinde  ilk  me'zunlarını  verecek  olan  Konya  İmam-Hatib
          Mektebi'nin  ileri  seviyede  Din  tahsili  veren  bir  tedris  müessesesi  haline
          getirilmesi ve bu müesseselerin benzerlerinin yurtta fazlalaştırılması uygun
          olacaktır." demiştir.

                 "Konya  nutkunun  bu  kısmını  muhterem  Türk  efkârı  karşısında
          öylece tekrar ettikten sonra şunu ehemmiyetle tebarüz ettirmek isterim ki:
          Beyanatım,  herhangi  bir  iltibasa  mahal  vermeyecek  kadar  açıktır.
          Yapılacak  tefsirlerde,  ileri  sürülecek  mütalaalarda  bu  açık  metne  sadık
          kalmak esastır. Hiç kimse benim söylediğim sözleri tahrif hakkına sahib
          olmadığı gibi, hiçbir zaman aklımdan geçmeyen maksadı ve niyetleri bana
          atfetmeye, kimsenin hakkı olmamak lâzım gelir."

                 (Haşiye):  Başvekil'in  Konya'daki  ehemmiyetli  nutku  için  umum
          Nur  Talebeleri  ve  mektebli  Masum  Çocuklar  namına  bir  tebrik
          yazacaktım. Şimdi Kalbime geldi: Risale-i Nur'un serbestiyetine dair
          müdafaatlarımızın    ve    ehemmiyetli       bir       avukatımızın      ehl-i
   483   484   485   486   487   488   489   490   491   492   493