Page 484 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 484
198 YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN
gitmiyor. İşte hal ve vaziyet bundan ibarettir. Hakikat-ı hal de budur.
Hizmetinde bulunan
Tahirî, Zübeyr
[Haşiye: Çok yerlerde neşredilen ve müddeînin huzursuzluk ittihamının
ademini gösteren ve Ankara Emniyet Umum Müdürlüğüne verilen bir Hakikattir.]
Nur Talebeleri Âsâyişçidirler
Asayişi muhafaza ettiklerinin delil-i kat'îsi şudur: Altı vilayetin altı zabıta
dairesi, altıyüz bin Talebelerin yirmisekiz sene zarfında haksız muamelelere maruz
kaldıkları halde hiçbir vukuatlarını kaydedememeleri; hattâ Afyon Savcısının asayiş
ittihamına mukabil, Üstadımız demiş: "Bu yirmisekiz senede bir tek vukuatı
gösterebilir misiniz? Madem gösteremediniz, nasıl bu ittihamı ileri sürüyorsunuz?
Yalnız küçük bir Talebenin, başka bir mes'eleden küçük bir vukuatından başka ve
altıyüz bin Talebeden hiçbir vukuatları olmadığı kat'î isbat eder ki, asayişi Nur
Talebeleri muhafaza ediyorlar." diye Afyon'da savcıya demiş ve susturmuştur.
* * *
ِ
ن ه احب ُ ْ س همسا ِ ب
َ َ ُ
ْ
Aziz Kardeşlerim!
Bu defa motorlu kayık içinde Eğirdir'den Barla'ya giderken
denizin dehşetli emsalsiz fırtınası Leyle-i Kadirdeki dehşetli hastalık
gibi zahmet noktasını kaldırıp büyük bir Rahmete vesile olduğunu
sizlere müjde veriyorum. Altı arkadaş ile beraber Şehid olmak, yedi
ihtimalden altı ihtimal ile deniz bize geniş bir kabir olmak için zemin
hazırlandı. Fakat o hal altında mükerrer tecrübelerle yağmurun Risale-i
Nur'la alâkadarlığı ve şimdi çok zamandır yağmura şiddetli ihtiyaç
olduğu bu zamanda, Risale-i Nur'un gizli düşmanlarının tehlikesinden
ve geniş plânından kurtulmasına bir işaret olarak o dehşetli haletimiz
bir sadaka-i makbule hükmüne geçtiği remziyle, o Rahmet-i İlahîden
gelen Emr-i Rahmanîyi imtisalindeki iştiyak ile yağmurun bir annesi
olan bu deniz, o Rahmete dair Emr-i İlahîyi gayet heyecanla ve iştiyak
ile acelelik ile getirmek için, bir şefkat tokadı nev'inden Nur Talebeleri
olan bizim başımızı tokat ile yüzümüzü ve gözümüzü yağmurla okşadı.
Biz bu haleti zahiren hiddet, manen şefkatkârane okşamak nev'inde
gördük. Ben daha fırtına