Page 487 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 487

EMİRDAĞ  LÂHİKASI-II                                                                                      201


                          VASİYETNAMENİN  HÂŞİYESİDİR

                  Üstadımız  âhir  ömründe  insanların  sohbetinden  men'edildiği
           cihetle  anladı  ki,  bu  zamanda  şahsiyet  cihetiyle  insanlara  zarar  verecek
           haller  var.  Risale-i  Nur'un  mesleğindeki  A'zamî  İhlas  için  bu  hastalık
           verilmiş.  Çünki  bu  zamanda,  şan  şeref  perdesi  altında  riyakârlık  yer
           aldığından  A'zamî  İhlas  ile  bütün  bütün  enaniyeti  terk  lâzımdır.  Dostlar
           uzaktan  Ruhuma  Fatiha  okusunlar,  manevî  Dua  ve  ziyaret  etsinler.
           Kabrimin  yanına  gelmesinler.  Fatiha  uzaktan  da  olsa  Ruhuma  gelir.
           Risale-i Nur'daki A'zamî İhlas ile bütün bütün terk-i enaniyet için buna bir
           manevî  sebeb  hissediyorum.  Kendini  Risale-i  Nur'a  vakfetmiş  olan
           yanımda  bulunanlardan  nöbetle  birer  adam  kabrimin  yakınında  olup,  bu
           manayı lüzumsuz ziyarete gelenlere bildirsinler.

                                                                     Said  Nursî
                                          *  *  *

                       Menderes'in Konya Nutkuna Dair Açıklaması

                  Başvekil,  sözlerinin  maksadlı  olarak  Tefsirlere  tâbi'  tutulduğunu
           söylüyor. (Hususî muhabirimizden.)

                  Ankara:  Başvekil  Adnan  Menderes  Konya'da  söylemiş  olduğu
           nutuk dolayısıyla yapılan neşriyat üzerine Zafer Gazetesi'nin sorduğu bir
           suali şu şekilde cevablandırmıştır:

                  "Konya'da  Hükûmet  Meydanı'nda  büyük  bir  kütle  halinde
           toplanmış  bulunan  çok  muhterem  Konya'lı  vatandaşlarıma  karşı
           söylediğim nutkun lâiklik telakkimiz hakkındaki kısmını sû'-i niyet sahibi
           Kalemlerde nasıl tefsire tâbi' tutulduğunu, ben de esefle müşahede ettim.
           Bunlardan bir kısım sözlerimin Kardeşi Kardeşe kırdıracak bir mahiyette
           olduğunu, bir kısmı sağ politikacılara meydan açtığını ve mukaddesatçılık
           yasağını ortadan kaldırdığını ve netice itibariyle Türk inkılablarının büyük
           esaslarından birini zedelediğini ifade etmişlerdir.

                  Bütün bu yazılarda dikkatime çarpan cihet, Konya'daki sözlerimin
           takib  olunan  maksadlara  ve  elde  edilmek  istenilen  neticelere  göre  tahrif
           edilmiş  olmasıdır.  Mes'elenin  iyice  anlaşılması  için  evvelâ  Konya'daki
           sözlerimi bir kerre daha ve o günkü Anadolu Ajansı'nda neşredildiği gibi
           tekrar etmek isterim. O gün aynen şöyle demiştim:
   482   483   484   485   486   487   488   489   490   491   492