Page 143 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 143

KASTAMONU LÂHİKASI                                                                                    145


           Öyle anlamışız ki; bu onsekiz senedir vaziyetiniz böyle imiş. Nedendir
           ki;  Isparta'da  hiçbir  şey  yokken  memleketi  heyecana  getirip  sizi
           mahkemeye verdiler. Ve yüz arkadaşınızı, dört ay mahkeme tahkikatı
           neticesinde dünya ile,  siyaset  ile alâkaya dair hiçbir şey bulamadılar.
           Yalnız kendilerini ve mahkemelerini ebedî mahcub edecek bir bahane
           buldular;  ve  yüzden,  yalnız  beş-on  adama  beş-altı  ay  ceza  verdiler.
           Hem  burada  altı  seneden  ziyade  karakolun  nezareti  ve  nazarı  altında
           oturduğun, odanın pencereleriyle daima senin her vaziyetin karakolca
           görüldüğü  halde;  bundan  iki-üç  ay  evvele  kadar  her  vakit  gizli  ve
           aşikâre  seni  tarassud,  kaç  defa  taharri  etmeleri,  dostları  senden
           kaçırmak için tahkikatlarla sana en mühim ve karışık bir siyasetçi gibi
           bakmaları  nedendir?  Biz  bundan  hem  müteessir,  hem  mütehayyiriz.
           Ancak  iki-üç  aydır  yanınıza  serbest  gelebiliyoruz.  Evvelde  korkarak,
           gizli gelebilirdik. Bu mes'eleyi bize izah et.

                  Elcevab:  Ben  de  sizin  gibi,  belki  sizden  çok  ziyade  bu
           vaziyetten  hem  hayret,  hem  taaccüb  ediyordum.  Bu  sualinizin  izahlı
           cevabı, Yirmiyedinci Lem'a olan mahkemeye karşı Müdafaat Lem'a-
           sıyla, Onaltıncı Mektub Risalesidir. Şimdilik kısaca bir-iki Esas beyan
           ediyorum:
                  Birincisi: Asayişi temin ve idare memurları, inzibat polisleri ve
           komiserleri bize ve mesleğimize karşı değil tevehhümkârane taarruz ve
           evhama  düşmek,  belki  himayetkârane  teşvik  ve  teşci'  etmek
           vazifelerinin  muktezasıdır.  Çünki:  Onların  vazifelerinin  temel  taşı,
           hürmet,  merhamet,  helâl-haramı  bilmekle,  itaat  düsturuyla  hayat-ı
           içtimaiye  emniyet  dairesinde  cereyan  edebilir.  Risale-i  Nur  hayat-ı
           içtimaiyeye baktığı vakit,  bu esasları  temin  ediyor. Neticesi de bilfiil
           görülmüş.  Risale-i  Nur'un  en  mühim  merkezi  Isparta  ve  Kastamonu
           olduğundan,  sair  memlekete  nisbeten  zabıta  memurları  insafla  dikkat
           etseler, Risale-i Nur'un onlara parlak yardımını görecekler.
                  Hem Talebelerinde bu kadar kesret ve kuvvet ve Hak ellerinde
           bulunduğu halde, asayişe hiçbir zararı dokunmadığını ve Talebelerden
           bin  adam,  on  adam  kadar  hayat-ı  içtimaiyeye  zarar  vermediklerini,
           Kalbi bozuk olmayan görür.
                  Bu  mes'elenin  Sırr-ı  Hikmeti  budur  ki:  Âlem-i  İnsaniyette  ve
           İslâmiyette  üç  muazzam  mes'ele  olan  İman  ve  Şeriat  ve  Hayattır.
           İçlerinde en muazzamı İman Hakikatları olduğundan
   138   139   140   141   142   143   144   145   146   147   148