Page 141 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 141

KASTAMONU LÂHİKASI                                                                                    143


           benim  için  bir  ilâç  hükmüne  geçti.  Yarım  maddî,  yarım  manevî  endişe
           hastalığına bir tiryak hükmüne geçti. Cenab-ı Hak onlardan ve sizlerden
           ebeden razı olsun. Evet Azm ve Sebatınız ve İhlas ve Ciddiyetiniz, ehl-i
           dünyayı  mağlub  etmiş  ve  ediyor.  Yoksa  bir  tek  Tesettür  Risalesi'yle
           yüzyirmi  adamı  tevkif  edenleri,  yüzotuz  Risale  ile  bir  tek  adamı  tevkif
           edemediklerinin sebebi; İhlasınız ve Metanetinizdir, hükmediyor.

                  Tahirî'nin Hizb-ül Ekber ve Vird-ül A'zam'ı tab' için İstanbul'a
           gitmesini bütün Ruhumuzla onu tebrik ve muvaffakıyetine Dua ediyoruz.
           İstanbul'da Şefik'ten başka Risale-i Nur'la ciddî alâkadarlar çoktur, fakat
           adreslerini  bilmiyorum.  Yalnız  Barla'lı  Hacı  Bekir  ve  İnebolu'lu  icra
           dairesinde  bulunan  Hâfız  Emin  ve  Güran'lı  Mehmed  Efendi'yi  de  Şefik
           vasıtasıyla  bulabilir.  İstanbul  dostları  münasebetiyle,  meşhur  bir  Vaiz
           benim ile görüşmek için gelmiş, görüşemeden gitmiş. Bir zâta yazılan bir
           Mektubun  sureti  size  gönderiliyor;  belki  oradaki  bazı  adamlar,  bu  adam
           gibi o hitaba muhtaçtırlar.

                  İstanbul'a  uğrayan  Risale-i  Nur  Şakirdleri  senin  gayret  ve
           ciddiyetini ve tesirli Vaazını bize haber verdiler. Senin gibi metin ve
           hâlis bir zâtı, Risale-i Nur Dairesinde görmek arzu ediyorlar. Ben de
           onlar  gibi  cidden  seni  Risale-i  Nur  Dairesinde  görmek  istiyorum.


           Bilirsin ki, iki  ا (elif) ayrı ayrı olsa iki kıymeti var. Bir çizgi üstünde
           omuz omuza verse, onbir kıymet aldığı gibi, senin tesirli nasihatınla
           ihzar ettiğin Hizmet-i İmaniye tek başıyla kalsa, şimdiki tehacümat-ı
           müttehideye  karşı  dayanması  çok  müşkil.  Eğer  Risale-i  Nur'un

           Hizmetine  iltihak  etse,  o  iki  ا  (elif)  gibi  onbir,  belki  yüzonbir

           kıymetinde ve kuvvetinde olacak ve karşıdaki ittifak etmiş dalaletlere
           karşı dayanacak.

                  Bu  zaman  Ehl-i  Hakikat  için,  şahsiyet  ve  enaniyet  zamanı
           değil. Zaman, cemaat zamanıdır. Cemaatten çıkan bir Şahs-ı Manevî
           hükmeder ve dayanabilir. Büyük bir havuza sahib olmak için bir buz
           parçası  hükmündeki  enaniyet  ve  şahsiyetini,  o  havuza  atmaktır  ve
           eritmek gerektir. Yoksa o buz parçası erir, zayi' olur; o havuzdan da
           istifade edilmez.

                  Hem mûcib-i taaccüb, hem medar-ı teessüftür ki; Ehl-i Hak ve
           Hakikat, ittifaktaki fevkalâde kuvveti ihtilaf ile zayi' ettikleri halde;
           ehl-i nifak  ve  ehl-i dalalet,  meşreblerine  zıd olduğu halde, ittifaktaki
   136   137   138   139   140   141   142   143   144   145   146