Page 137 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 137

KASTAMONU LÂHİKASI                                                                                    139

                  Risale-i Nur'un ehemmiyetli bir Talebesi Ankara'dan gelip, ben
           sormadan dedi: "Reis, Kur'an'a yeni bir tefsir yazmayı emretmiş, o
           da yazıyormuş."

                  Hem  söylemiş  ki:  Dâhiliye  Vekili,  yirmi  senelik  bir  âdete
           muhalif  olarak,  "Dinsiz  bir  millet  yaşayamaz"  diye  Din  lehinde
           beyanatta bulunduğunu ve Maarif Nâzırı da, Adâb-ı İslâmiye lehinde,
           eski  prensiplerine  muhalif  olarak  beyanatta  bulunduğu  gibi,
           ehemmiyetli bir değişikliği ihsas ettiğinden; kulağımı kapadığım sekiz
           aydan  sonra,  bu  rü'ya  hatırı  için,  bu  haberleri  aldım.  Bunun  sebebini
           anlamak cidden arzu ettim. Birden ihtar edildi ki: Ehl-i dalalet, memur-
           u  siyasiyeyi  aldatıp,  Risale-i  Nur  aleyhinde  genişçe,  buradan  oraya
           kadar bir daire içinde taarruz edip, derece-i kuvveti anlamak istediler.
           Gördüler  ki,  sökülmeyecek,  mağlub  edilmeyecek  bir  kuvvette
           gördüklerinden,  ehemmiyetli  büyük  makamat-ı  resmiyede,  mahiyetini
           medar-ı bahs ve dikkat ettiklerinden, bilmecburiye bir nevi musalahaya
           yol hazırlamak; ve şimdiye kadar Hakikat ve Hikmete muhalif olarak
           iyilikleri  ölen  reise  ve  fenalıkları  millete,  orduya  vermek  yerinde,  o
           hata-yı  azîmeye  bedel,  bütün  fenalıkları  ölene  verip,  kendilerini  bir
           derece o dehşetli hatiattan kurtarmak çaresini aramağa, bir zemin teşkil
           etmeye çalışmış ki; hem rü'ya, hem bu haberler haber veriyor. Birinci,
           ikinci  Hulusi'lerin  müşterek  Mektubları,  bu  iki  Rükn-ü  Mühimmenin
           gayretleri,  Sadakatleri  çelikten  daha  metin  olduğu  her  hâdise  ile
           gösteriliyor.
                                                                S a i d   N u r s i

                                           * * *
                  Aziz, Sıddık Sebatkâr Kardeşlerim ve Hakikî Vârislerim!

                  Bugünlerde Risale-i Nur'a sû'-i kasd edenlerin ve sizlere sıkıntı
           verenlerin  haklarında,  bana  verdiği  bir  hiddet  neticesinde  bedduaya
           teşebbüs ettim. Birden Isparta'ya kıyamadım. Kaç defadır niyet ettim,
           Isparta'daki  iyilerin  yüzünden  sû'-i  kasdçılar  kurtuldular.  Kıyamadım,
           beddua  yerine;  "Ya  Rab!  Madem  Isparta  Risale-i  Nur'un  bir
           Medreset-üz  Zehrasıdır,  sen  oradaki  fena  memurları  dahi  ıslah
           eyle ve Hüsn-ü Akibet ver" diye Dua eyledim ve ediyorum.

                  Sâniyen:  Bugünlerde  Salahaddin'in  İstanbul'dan  getirdiği
           Habbe, Katre, Şemme, Hubab gibi Arabî Risalelere baktım. Gördüm
           ki:
   132   133   134   135   136   137   138   139   140   141   142