Page 134 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 134
136 YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN
altında bir İnayet ve Rahmet bulunduğuna itikadınız, teşciinize kâfidir,
biliyoruz. Yalnız bir noktayı merak ediyorum. Elde edilen bütün
Risale-i Nur, yalnız bir takım mıdır ve kimin imiş? Anlamak istiyorum.
Her kiminse merak etmesin. Daha ehemmiyetli makamlarda onun
hesabına fütuhat yaparlar, Sevab kazandırır. Ona, bir takım Risale-i
Nur tedarik edilebilir. Hem tevkif altında kimse var mı? Hem ona
havale edilen hoca kimdir?
Sâniyen: Sabri ile Hâfız Ali'nin re'yi ile teshil-i muhabere için
verdiği karar ile bazan Atabey yoluyla muhabereyi, onlar gibi biz de
kabul ettik. Lütfü'nün bir vârisi Abdullah Çavuş namıyla, adresiyle
gönderilecek.
Sâlisen: Sabri'nin Mektubunda, Tevafuklu yazdığı Mu'cizat-ı
Kur'aniye ve Risale-i Nur hakkındaki istihracı bizi fevkalâde mesrur
eyledi. Hasan Âtıf'ın bize yazdığı şaşaalı ve cazibedar Mu'cizat-ı
Kur'an'ı esas yapıp, sair Risalelerde, İ'caz-ı Kur'an'ın nüktelerine dair
mebahisi ona zeyiller şeklinde ilhak ettik, güzel bir surete geldi.
Ezcümle: Âyet-ül Kübra'nın Kur'ana dair onyedinci mertebesi,
Yirminci Söz ve Sure-i Feth'in âhirki Âyetin Mu'cize olduğuna dair
Yedinci Lem'a ve Fihriste'nin Rumuzat-ı Semaniye'ye dair mühim
parçaları ve Kenz-ül Arş'ın iki nüktesi gibi parçalar o zeyillere girmiş.
Aynen Mu'cizat-ı Ahmediye'nin zeyilleri gibi parlamış. Nurlar santralı
Sabri, o yazdığı güzel Mu'cizat-ı Kur'aniyeyi inşâallah onlarla tam
güzelleştirir.
Râbian: Merhum Lütfü'nün hakikî ve pek ciddî bir vârisi olan
Abdullah Çavuş'un Mektubu, onun Derece-i Sadakat ve İhlasını ve
irtibatını gösterdi. Her vakit İslâmköy'lü Abdullah ile o Abdullah
Çavuş'u Duada beraber yâdediyordum. Elhak o makama lâyık olduğunu
gösteriyor. İstediği Fihriste'nin musahhah son kısmı inşâallah ona
gönderilecek. Fakat zannettiği gibi çok tashihat edilmemiş. Çünki
taksim-ül a'mal suretiyle, o mübarek Kardeşlerimin yazılarını,
mübarek yâdigâr gördüm ve değiştirmeğe kıyamadım.
Hâmisen: Bugünlerde, o hâdisede, Risale-i Nur'un bir derece
tevakkufuna ve dünyaya bakmağa ve yirmi senedir konuşmadığım
adamlarla konuşmağa ve Hizmet-i Kur'aniye noktasında memnu'
olduğumuz siyasete temas etmeğe mecbur olacağım diye, endişeden
gelen şiddetli bir teessürden, zahiren görülmez, manen tehlikeli bir