Page 135 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 135

KASTAMONU LÂHİKASI                                                                                    137

           hastalık  bana  taarruz  etti.  Müstemir  âdetimi  bitamam  yerine
           getiremediğimden,  yine  Ramazan  hastalığı  gibi,  ben  Kardeşlerimden,
           yine manevî muavenetlerini çok rica ediyorum. Fakat merak etmeyiniz,
           yatakta değilim. Yalnız fazla yazılan nüshaları tashih edemiyorum.

                  Sâdisen:  Risale-i  Nur  bir  cephede  tevakkuf  etse  de,  başka
           cephelerde fütuhatı o tevakkufun yerini tutar. Hattâ bu hâdise münase-
           betiyle  burada  bir  derece  ihtiyata  binaen  tevakkufa  niyet  edip  tervic
           ettiğimiz halde; bilakis Isparta tevakkufuna karşı, buralarda inkişafat ile
           tezahür etti.
                                           ِ
                                     ِ ِ ر ِ ۪ ب  ِِلضفِ ِ نم ِ اَذه  ِ ِ  ِ ِ للّ ِ  ِ دمحْلَا
                                    َ ِّ  ْ  ْ َ  ٰ ٰ  س ْ َ
                  En ziyade bize nezaretle, bizimle ve siyasetle alâkadar mühim
           bir memur yanıma geldi. Ona dedim ki:
                  "Bu onsekiz senedir sizlere müracaat etmedim ve hiçbir gazete
           okumadım; bu sekiz aydır, bir defa cihanda ne oluyor, diye sormadım;
           üç  senedir  buradan  işitilen  radyoyu  dinlemedim;  tâ  ki  Kudsî
           Hizmetimize  manevî  zarar  gelmesin.  Bunun  sebebi  şudur  ki:  İman
           Hizmeti, İman Hakaikı, bu Kâinatta herşeyin fevkindedir; hiç bir
           şeye tâbi' ve âlet olamaz. Fakat bu zamanda ehl-i gaflet ve dalalet ve
           Dinini dünyaya satan ve bâki elmasları şişeye tebdil eden gafil insanlar
           nazarında  o  Hizmet-i  İmaniyeyi  hariçteki  kuvvetli  cereyanlara  tâbi'
           veya  âlet  telakki  etmek  ve  yüksek  kıymetlerini  umumun  nazarında
           tenzil  etmek  endişesiyle,  Kur'an-ı  Hakîm'in  Hizmeti  bize  kat'î  bir
           surette siyaseti yasak etmiş.

                  Sizler  ey  ehl-i  siyaset  ve  hükûmet!  Evham  edip  bizlerle
           uğraşmayınız.  Bilakis  teshilât  göstermeniz  lâzım.  Çünki  Hizmetimiz,
           emniyet  ve  hürmet  ve  merhameti  tesis  ile  hem  asayişi,  hem  inzibatı,
           hem  hayat-ı  içtimaiyeyi  anarşilikten  kurtarmağa  çalışıp,  sizin  hakikî
           Vazifenizin temel taşlarını tesbit ediyor, takviye ve teyid ediyor."
                  Sâbian: Hâfız Ali'nin Mektubunda bazılara hitaben yazdığımız
           bir Mektub ile ve hâdise-i hazıra dair hafif geçeceğine aid son Mektub,
           bugünden  bir  hafta  evvel  postaya  verilmiş.  Hâfız  Ali,  yoldaki  o  iki
           Mektubu  okumuş  gibi  Mektubunu  yazması,  Sadakatının  bir  Lem'a-i
           Kerameti  olduğu  gibi;  aynı  günde,  -hiç  vuku'  bulmamış-  yanıma
           ehemmiyetli  büyük  bir  memur-u  siyasî  gelmesini  Nazif'in
           arkadaşlarından  Köroğlu  Ahmed r ü'yada  aynen  görüp,  o memurdan
   130   131   132   133   134   135   136   137   138   139   140