Page 17 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 17

KASTAMONU LÂHİKASI                                                                                      19

           Hakaik-i İmaniyeye muhalif olan yolları gayr-ı mümkin ve muhal
           ve mümteni' derecesinde gösterdiğini görecekler.
                  İkinci  Emare:  Risalet-in  Nur'un  Sadık  Şakirdleri,  Hüsn-ü
           Akibetlerine  ve  İman-ı  Kâmil  kazanmalarına  o  derece  kesretli  ve
           makbul  ve  samimî  Dualar  oluyor  ki,  o  Duaların  içinde  hiçbiri  kabul
           olmamasına akıl imkân veremiyor.
                  Ezcümle:  Risalet-in  Nur'un  bir  Hâdimi  ve  bir  tek  Şakirdi,
           yirmidört  saatte,  Risalet-in  Nur  Talebelerinin  Hüsn-ü  Akibetlerine  ve
           Saadet-i  Ebediyeye  mazhar  olmalarına,  yüz  defa  Risalet-in  Nur
           Talebelerine ettiği Duaları içinde hiç olmazsa yirmi-otuz defa Selâmet-i
           İmanlarına ve hususî Hüsn-ü Akibetlerine ve İmanla kabre girmelerine
           aynı Duayı en ziyade kabule medar olan şerait içinde ediyor.

                  Hem  Risalet-in  Nur'un  Talebeleri  bu  zamanda  her  cihetten
           ziyade  hücuma  maruz  İman  hususunda  birbirine  Selâmet-i  İman
           hakkındaki  samimî,  masum  lisanlarıyla  Dualarının  yekûnü  öyle  bir
           kuvvettedir  ki,  Rahmet  ve  Hikmet  onun  reddine  müsaade  etmezler.
           Faraza mecmuu itibariyle reddedilse, tek bir tane onların içinde kabul
           olunsa, yine her biri Selâmet-i İman ile kabre gireceğine kâfi geliyor.
           Çünki herbir Dua umuma bakar.
                  İKİNCİ  MES'ELE:  Yirmi  sene  evvel  tab'edilen  Sünuhat
           Risalesi'nde,  Hakikatlı  bir  rü'yada  Âlem - i  İslâm'ın  mukadderatını
           meşveret  eden  Ruhanî  bir  Meclis  tarafından,  bu  asrın  hesabına  Eski
           Said'den  sordukları  suale  karşı  verdiği  cevabın  bir  parçası  şimdilik
           tezahür  etmiştir.  O  zaman,  o  Manevî  Meclis  demiş  ki:  "Bu  Alman
           mağlubiyetiyle  neticelenen  bu  harbde,  Osmanlı  Devleti'nin
           mağlubiyetinin Hikmeti nedir?"

                  Cevaben Eski Said demiş ki: Eğer galib olsaydık, medeniyet
           hatırı  için  çok  Mukaddesatı  feda  edecektik.  -Nasılki  yedi  sene  sonra
           edildi.-  Ve  medeniyet  namıyla  Âlem-i  İslâm  hususan  Haremeyn-i
           Şerifeyn  gibi  Mevâki'-i  Mübarekeye  Anadolu'da  tatbik  edilen  rejim
           kolaylıkla, cebren teşmil ve tatbik edilecekti. İnayet-i İlahiye ile onların
           muhafazası için, Kader mağlubiyetimize fetva verdi.

                  Aynen  bu  cevabdan  yirmi  sene  sonra,  yine  gecede:  "Bîtaraf
           kalıp, giden mülkünü geri almakla beraber, Mısır ve Hind'i de kurta-
           rarak,  bizimle  ittihada  getirmek,  siyaset-i  âlemce  en  büyük  muzaf-
           feriyet
   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22