Page 184 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 184

186                                                                          YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN


          ve ebcedî ve riyazî ile bin üçyüz yirmidokuz (1329) veya sekiz (1328)

          eder. Demek ِنم külliyetinde ve ِوهف işaretinde dâhil ve medar-ı nazar bir
                                         َ س َ
                       ْ َ
          ferd,  İnşirah-ı  Sadr  (Haşiye)  Nuruyla  başka  bir  halete  girip,  eski
          sıkıntıdan  kurtulup,  Nuranî  bir  mesleğe  giren  bir  şahsı,  eski  ve  yeni
          harb-i  umumînin  gelmeye  hazırlanmaları  olan  o  dehşetli  tarihe  ve  o
          ferdin vaziyetine remzen bakar.
               ِ
                                        ِ
                                   ۪
          ۪  ِ ر ِ ه ِ ب  ِنمٍِرون س  ِ َٓ  ِ ع ٰ ل ِ  َ  ِ وهف  deki ِه ِ بر ِنمٍِرون  Kelimesi,  Risale-i  Nur  ismine  ve
                        َ س َ
             ْ َ
                                           س
                                      ْ َ
                                   ِّ
          ِّ
          manasına  hem  cifri,  hem  sureti,  hem  manası   Tevafuk   ettiği   gibi;
                 ِ ِ
            ِ ِ ِم َ لاسلال ِ ْ  ِِهردص ِ ِ للّا ِ ِ حرشِن ِ مفَا Cümlesinin de makam-ı cifrîsi gösterdiği
            ف
           ه
          ِ
          و
          َ س َ
                          س ٰ
                     س َ ْ
                             َ َ َ
                                   َ َ ْ
                ْ
                        َ
          tarihte Risale-i Nur'un Tercümanı olan Üstadımın -tahkikatımla- aynen
          vaziyetine Tevafuk ediyor.

                 Çünki o zamanda harb-i umumînin mebde'lerinde, Üstadım eski
          âdetini  vesair  ulûm-u  felsefeyi  ve  Ulûm-u  Âliyeyi  bırakıp,  tam  bir
          İnşirah-ı  Sadrla  Risale-i  Nur'un  Fatihası  ve  birinci  mertebesi  olan
          İşarat-ül İ'caz Tefsirine başlayıp, bütün Himmetini, efkârını Kur'an'a
          sarfetmeğe başladığına Tevafuku kavî bir emaredir ki; bu asırda o küllî
          mana-yı işarîde medar-ı nazar bir ferdi, Risale-i Nur'un Tercümanı ve
          Şakirdlerinin Şahs-ı Manevîsini temsil eden Mümessilidir.
                 Evet madem Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan her asırda her ferde hitab
          eder  bir  İlm-i  Muhit  ve  bir  İrade-i  Şamile  ile  herşeye  bakabilir;  ve
          madem Ülema-i İslâm'ın ittifakıyla, Âyetlerin mana-yı sarihinden başka
          işarî ve remzî ve zımnî müteaddid tabakalarda manaları vardır.
                 Ve madem اونمۤا  َ  يذَّل ا ۪ ِ ن ِ  ِِايَُّآَِ اي  gibi Hitablarda her asır gibi, bu
                                             َ
                              س َ
                                         َ ُّ
          asırdaki

                 ------------------
         (Haşiye): Bu Şerh-i Sadra münasebetdar bir Tevafuktur ki, Üstadımdan anladım;yirmibeş
                                          ِ
                                       م
                                       ِ ِ
        senedir daima ve en mühim bir Duası  ِ َلاسلاْا ِ ِ وِ ِ نامي  ِ  ِ ِ ِ ل ِ ۪ لا  ىِرد ِ صِحرشاِ َّ مهٰللَا  Münacatı olmuş.
                                         ْ  َ   َ      ْ  َ ْ َ ْ  س
   179   180   181   182   183   184   185   186   187   188   189