Page 203 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 203

KASTAMONU LÂHİKASI                                                                                    205

           Kudsiyetini  ve  kısalığıyla  beraber  gayet  geniş  ve  uzun  Hakaikın
           Hazinesi olduğunu tasdik ederek, Cenab-ı Hakk'a şükrettik.
                  Evet  Âlem-i  İslâm'ın,  bu  asrın  en  büyük  hasareti  olan  bu
           dehşetli  İkinci  Harb-i  Umumî'den  kurtulmasının  sebebi:  Kur'andan
           gelen İman ve A'mal-i Sâliha olduğu gibi; fakirlere gelen acı açlık ve
           kahtın  sebebi  dahi,  Orucun  tatlı  açlığını  çekmedikleri;  ve  zenginlere
           gelen hasaret ve zayiatın sebebi de, Zekat  yerinde ihtikâr etmeleridir.
                                                                               ِ
           Ve Anadolu'nun bir meydan-ı harb olmamasının sebebi; اونم   ِ ِ ۤا  ِ ني ِ ۪ ذَّلا َِّلااِ
                                                                    س
                                                                        َ َ
           Kelime-i Kudsiyesinin Hakikatını fevkalâde bir surette yüzbin insanın
           Kalblerine tahkikî bir tarzda Ders veren Risale-i Nur olduğunu, pek çok
           emareler ve Şakirdlerinden binler Ehl-i Hakikat ve Dikkatin kanaatları
           isbat eder.

                  Ezcümle:  Emarelerden  biri,  Risale-i  Nur'a  sıkıntı  veren
           veyahut  Hizmetinden  çekilen  pek  çok  adamların  tokat  yemeleri
           gibi; bu sene, bu memleketin etrafında umumî bir tarzda Risale-i
           Nur'un  intişarına  sıkıntı  verip  şimdiki  bir  nevi  tevakkuf  devresi
           vermek  hatasıyla,  şimdiki  umumî  sıkıntının  bir  sebebi  olduğunu
           göstermesidir.

                (Sure-i Ve-l'Asr'ın Dağ Meyvesi Namındaki Nüktesine bir
                                        Haşiyedir)
                                       '
            ِ
               ِ
            ِتاحلاصلَاِdeki ت, âhirdeki  ت lar ekseriyetçe vakfa rast gelmesiyle
                                       ِ
              َ
                 َّ
                                ِ
           cifirce ه sayılabilir, ِ َّلااِ beraberdir. Bu noktada (1358) bu zamanımızı
           gösterir. Ve telaffuzca  ه okunmadığından تِ kalabilir. Bu noktadan,
                                 ِ
                                   ِ
           şeddeler sayılmazsa ve ِ َّلااِِberaber değil, ikiyüz küsur sene zamana ka-
           dar  İman  ve  Amel-i  Sâlih  ile  beraber  bir  Taife-i  Azîme,  hasarat-ı
           azîmeye  karşı  mücahedeye  devam  edeceğine  işaret  edip,  Fatiha'nın

                                          ِ
           âhirinde   ِمِهيَلعِتمعنَا  ِ ني ِ َ ْ  ِ ۪ ذَّلا َِطارص  bin beşyüz kırkyedi (1547) veya bin
                    ْ ْ َ َ ْ َ
                                        َ
           beşyüz yetmişyedi (1577) gösterdiği zamana; hem
   198   199   200   201   202   203   204   205   206   207   208