Page 228 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 228
230 BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
yeni görüyorum. Bir kısmı, belki o benden faide görmüş, ben ondan zarar
görmüşüm. Fakat binler zarar görsem, yine onların kıymeti nazarımda
tenzil etmez.
İşte, ey türkçülük dâvâ eden mülhid zâlimler! Türk Milletinin medar-
ı iftiharı olabilecek bu kadar zatları gayet âdi ve ehemmiyetsiz bahaneler
ile - sizin tâbirinizle - benim gibi bir Kürd yüzünden perişan etmek, tezlil
etmek milliyetçilik midir? Türkçülük müdür? Vatanperverlik midir?
Haydi, o insafsız vicdanınıza havale ediyorum.
İşte mahkeme-i âdile, onların mâsumiyetini anlamakla çoklarını
tahliye etti. Eğer ortada bir suç varsa, o suç benimdir. Onlar, ulüvv-ü
cenablarından, benim gibi garib bir ihtiyar Hocaya; soba yakmak, su
getirmek, yemek pişirmek ve kendime mahsus bir Risalemi tebyîz etmek
gibi cüz'î işlerimi sırf Lillâh için yapmışlar ve benim hatırım için hâtıra
defterim hükmünde olan o iki Risalemin âhirlerinde, bir hâtıra olmak
üzere imzalarını atmışlar. Acaba dünyada, böyleleri, böyle bahanelerle
muaheze edecek bir kanun, bir usûl ve bir maslahat var mı?
MÜDAFAATIMIN İKİNCİ TETİMMESİ
Ey hey'et-i hâkime! Gelecek beyanatımda, belki vazifenizce lüzum-
suz şeyler bulunacak. Fakat bu mes'eleler ile umum memleket, belki
dünya alâkadardır. Yalnız siz değil, onlar dahi mânen dinliyorlar. Hem
beyanatımda intizamsızlık göreceksiniz. Sebebi ise, mühim bir hakkım
bana verilmedi. Benim hüsn-ü hattım yok. Çok rica ettim ki, bu hayat-
memat mes'elesidir, bir yazıcı bana veriniz; tâ hakkımı müdafaa için bir
istida yazdırayım. Vermediler. Belki beni iki ay, gayet insafsızcasına
bütün bütün konuşmaktan menettiler. Onun için, gayet noksan ve
müşevveş yazımla intizamlı yazamadım. İşte âhir beyanatım budur:
Eğer farz-ı muhal olarak, müfsidlerin, muhbirlerin ihbar ettikleri gibi,
Risale-i Nur, hükûmetin bir takım siyasetiyle ve bazı kanunlariyle tevfik
edilmiyor, muaraza ediyor; belki başka siyasî kanaatlardır ve ayrı ayrı
Fikirlerdir; ve umum Risaleler, İmandan değil, belki siyasetten bahseder
diye, gayet zâhir bir iftira farz ve kabul edilse, cevaben derim: Madem
hürriyetin en geniş şekli cumhuriyettir