Page 230 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 230

232                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


          "Mahremdir"  deyip  Neşrini  menetmişiz.  Sair  Risalelerin  ekser-i  mutla-
          kası, dört - beş sene evvel ve bir kısmı sekiz sene evvel, bir kısmı on üç
          sene  evvel  te'lif  edilmişlerdir.  Yalnız  İktisad  ve  İhtiyarlar  ve  Hastalar
          Risaleleri  geçen  sene  te'lif  edilmişler.  Ve  bununla  beraber,  Risaleler,
          hükûmetin  kanunlarına  mugayir  olmadığı ve  âsâyişi  ihlâl  ve  halkı  idlâl
          mahiyetinde  bulunmadığını  ve  bil'akis  hükûmetçe  takdirler  ile  karşılan-
          ması  lâzımgeleceğini,  zerre  mikdar  Aklı  bulunan,  Risaleleri  bîtarafane
          tetkik eden, tasdik eder. Ve eğer farz-ı muhal olarak, hükûmetin nokta-i
          nazarına  çok  noktaları  muhalif  olsa  bile  28  Temmuz  933  tarihinde,
          evvelki cürümlerin bu kısımlarını affetmekte olan ve âhiren neşredilen Af
          Kanunu mucibince o Risaleleri takibe mahal kalmadığını iddia edip, bize
          edilen haksızlığın bir an evvel defedilmesi ve Risalelerin iade olunmasını
          taleb ederim.

              Eğer  İnsaniyetin  mahiyetini,  hayvaniyetin  en  bedbaht  ve  en  aşağı
          derecesinde telâkki ve dünyayı daimî ve lâyezal tevehhüm ve İnsanı bâkî
          ve lâyemût tahayyül eden bir sarhoş vicdansız tarafından denilse: "Senin
          bütün Risalelerin, Îmanî pek kuvvetli Ders veriyor. Dünyadan soğutuyor.
          Nazarı, Âhirete çeviriyor. Biz ise, bütün kuvvet ve dikkat ve zihnimizle
          dünya hayatına müteveccih olmamız ile bu zamanda yaşayabiliriz. Çünkü
          şimdi yaşamak ve düşmanlardan sakınmak çok müşkülleşmiştir."

              Elcevab: İman-ı Tahkikînin Dersleri, gerçi nazarı Âhirete baktırıyor;
          fakat dünyayı, o Âhiretin mezraa ve çarşısı ve bir fabrikası göstermekle,
          daha  ziyade  dünya  hayatına  çalıştırır.  Hem,  imansızlıktaki  müthiş  bir
          surette kırılan Kuvve-i Mâneviyeyi, gayet kuvvetli bir tarzda kazandırır.
          Ve me'yusiyet içinde atalet ve lâkaydlığa düşenleri şevk ve gayrete, sa'ye
          sevkeder, çalıştırır. Acaba, bu dünyada yaşamak isteyenler; böyle, hayat-ı
          dünyeviyenin lezzetini, hem çalışmaya şevki, hem hadsiz musibetlerine
          karşı dayanmaya medar Kuvve-i Mâneviyesini temin eden ve itiraz kabul
          etmiyen  deliller  ile  isbat  edilen  Îman-ı  Tahkikînin  Derslerine  yasak
          denecek  bir  kanunun  vücudunu  kabul  ederler  mi  ve  öyle  bir  kanun
          olabilir mi?

              Eğer; idare-i millet ve asayiş-i memleketin hakikî esaslarını bilmeyen
          bir  cahil  hamiyet-füruş  dese:  "Senin  Risalelerin,  asayişi  bozanlara  ve
          idareyi     karıştıranlara     bir     medar     olabilir     cihetiyle      ve      sen
   225   226   227   228   229   230   231   232   233   234   235