Page 232 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 232

234                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


          Eserlerim  Ulema  ellerinde  gezmesi  ve  tenkid  edilmemesi  isbat  eder  ki,
          millete Ders vermeye hakkım var!

              Sâlisen:  Eğer  kabir  kapısı  kapansaydı  ve  İnsan  dünyada  lâyemût
          kalsaydı, o vakit vazifeler yalnız askerî ve idarî ve resmî olurdu. Madem

          her gün lâakal otuz bin şahid, cenazeleriyle   قح تومْلَا dâvâsını imza
                                                          ُ ْ َ
                                                     ٌّ َ
          ediyorlar;  elbette  dünyaya  aid  vazifelerden  daha  ehemmiyetli  Îmanî
          Vazifeler var. İşte Risale-i Nur o Vazifeleri Kur'ânın Emriyle ifa ediyor.
          Madem Risale-i Nurun âmiri hâkimi kumandanı olan Kur'ân, kumandası
          üç yüz elli milyona hükmedip talimat yaptırıyor; ve her gün lâakal beş
          defa,  beşten  dördünün  ellerini  Dergâh-ı  İlâhiyyeye  açtırıyor;  ve  bütün
          Camilerde  ve  Cemaatlerde,  Namazlarda,  Kudsî,  Semavî  Fermanlarını
          hürmetle okutturuyor; elbette Onun hakikî Tefsiri ve o Güneşin bir Nuru

                                                                          ِ ِ ِ
          ve Onun bir Memuru olan Risale-i Nur, o Vazife-i İmaniyesini,  للّا    نذاب,
                                                                           ْ
                                                                      ٰ
          sadmelere  uğratmayarak  görecektir.  Öyle  ise;  Ehl-i  dünya  ve  ehl-i
          siyaset,  Onunla  mübareze  değil,  belki  Ondan  istifade  etmeye  pek  çok
          muhtaçtırlar.  Evet,  şu  Tılsım-ı  Kâinatın  muğlâkını  keşfeden  ve  mevcu-
          datın nereden nereye ve ne olacaklarının Tılsımını açan Risale-i Nur'un
          Eczalarından  Yirmi  Dokuzuncu  Söz;  ve  tahavvülât-ı  zerratın  muamma-
          sını  keşfeden  Otuzuncu  Söz;  ve  Kâinatta  mütemadiyen  fena  ve  zeval
          içindeki  Faaliyet  ve  Hallâkıyet-i  Umumiye  Tılsım-ı  Acîbini  hâl  ve
          keşfeden  Yirmi  Dördüncü  Mektub;  ve  Tevhidin  en  derin  ve  en  mühim
          muammasını keşf ve hâl ve izah eden, ve Haşr-ı Beşerî, bir sinek İhyası
          kadar  kolay  olduğunu  isbat  eden  Yirminci  Mektub;  ve  tabiatperestlerin
          fikr-i  küfürlerini  esasiyle  bozan  ve  tahrib  eden  "Tabiat  Risalesi"
          namındaki "Yirmi Üçüncü Lem'a" gibi Risale-i Nur'un çok cüzleri var.
          Bunların  yalnız  birisindeki  muammayı  keşfeden  bir  Âlim,  bir  edip,  bir
          profesör,  hangi  hükûmette  olsa,  takdirle  mükâfat  ve  ikramiye
          verileceğini, bu Risaleleri, dikkatle mütalâa eden tasdik eyler.

              Bu beyanatıma, sadetten hariç tafsilât nazariyle bakmamak gerektir.
          Çünkü;  Risale-i  Nur'un  yüzden  ziyade  Risaleleri  benim  evrak-ı
          tevkifiyem hükmüne geçmiş olduğundan, hem hey'et-i hâkime tetkik ile
          mükelleftir, hem ben, izah ve cevab vermeye, Kur'âna ve Âlem-i İslâma
          ve istikbale alâkadarlığı cihetiyle mecburum. Madem bir mes'elenin tam
          tenevvürü, herhalde uzak ve yakın bütün
   227   228   229   230   231   232   233   234   235   236   237