Page 38 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 38

40                                                                                        BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


              Tillo'da iken, bir gece Şeyh Abdülkadir-i Geylâni (K.S.) Hazretlerini
          rüyasında görür. Geylâni Hazretleri (K.S.) kendisine hitaben:

              - Molla Said! Mîran aşireti reisi Mustafa Paşaya gidiniz ve kendisini
          Tarik-i Hidayete davet ediniz; yaptığı zulümden vazgeçerek Namaza ve
          Emr-i Mârufa müdavim olmasını tavsiye ediniz. Aksi takdirde öldürünüz.

              Molla  Said,  bu  rü'yayı  görür  görmez,  hemen  tedarikini  yaparak
          Mîran  aşiretine  doğru  Tillodan  hareket  eder,  doğruca  Mustafa  Paşanın
          çadırına  girer.  Paşa  orada  bulunmadığından,  biraz  istirahat  eder.  Sonra
          Mustafa Paşa içeri girer. Orada hazır olanların hepsi kıyam ettikleri halde
          Molla Said yerinden bile kımıldanmaz. Paşanın nazar-ı dikkatini celbe-
          dince,  aşiret  binbaşılarından  Fettah  Beyden  kim  olduğunu  sorar.  Fettah
          Bey, meşhur Molla Said olduğunu bildirir. Halbuki Paşa, Ulemadan hiç
          hoşlanmazdı.  Şüphesiz  bunun  üzerine  daha  fazla  kızmış  ise  de  izhar
          etmemişti.  Molla  Saide  ne  için  buraya  geldiğini  sorunca,  Molla  Said
          cevaben:

              -  Seni  Hidayete  getirmeye  geldim.  Ya  zulmü  terkedip  Namazını
          kılacaksın  veyahud  seni  öldüreceğim!  demesinden  paşa  hiddetlenerek
          dışarı çıkar. Biraz dolaştıktan sonra yine çadıra girer ve Molla Saide ne
          için geldiğini tekrar sorar. Molla Said:

              -  Sana  söyledim  ya..  onun  için  geldim,  der.  Mustafa  Paşa  çadırın
          direğinde asılı bulunan Saidin Kılıncına işaret ederek:

              - Bu pis kılınçla mı?

              Bediüzzaman:

              - Kılınç kesmez, El keser cevabında bulunur.

              Mustafa Paşa; tekrar dışarıya çıkarak biraz gezindikten sonra içeriye
          girer. Bediüzzamana:

              ---------------------------------------------------------------------------------------
              dindar  bir  cumhuriyetçi  olduğumu  elinizdeki  Tarihçe-i  Hayatım  isbat  eder,  diyerek
          yukarıda zikredilen "Karınca hadisesini" anlatır ve şöyle der:

              Hulefa-yı Raşidîn herbiri hem Halife, hem Reis-i Cumhur idi. Sıddık-ı Ekber, Aşere-i
          Mübeşşereye ve Sahabe-i Kirama elbette Reis-i Cumhur hükmünde idi. Fakat manasız isim ve
          resim  değil,  belki  Hakikat-ı  Adâleti  ve  Hürriyet-i  Şer'iyyeyi  taşıyan  mâna-yı  dindar
          Cumhuriyetin Reisleri idiler.
   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43