Page 40 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 40
42 BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
- İşte şimdi hakkiyle bizi tam ilzam ettiniz!
Sonra o Hocalardan bir kısmı Molla Saidden ders almaya gelirler.
Bundan sonra Mustafa Paşa, ahdettiği mavzer tüfeğini hediye eder ve
Namaz kılmaya başlar.
Molla Said, İlimdeki emsalsiz Harika istidadı derecesinde vücudca
da gayet idmanlı ve kuvvetli idi. Güreş tutmaktan pek hoşlanırdı.
Medreselerde bulunan umum Talebelerle güreşirdi. Hiçbirisi güreşte bile
Onu mağlûp edemezdi.
Mustafa Paşa ile bir gün at yarışına çıkarlar. Fakat kasdî olarak
Mustafa Paşa gayet serkeş ve talimsiz ve hiç binilmemiş bir at
hazırlanmasını emreder. Molla Saide binmek için verir. (Allahu a'lem,
attan düşüp ölmesini istemiş.) On altı yaşında bulunan Molla Said, serkeş
atı biraz dolaştırdıktan sonra koşturmayı arzu eder. At, onun verdiği
istikametden çıkarak başka bir istikamete doğru koşar. Var kuvvetiyle
durdurmak ister ise de muvaffak olamaz. Nihayet çocukların bulunduğu
yere gider. Cezîre ağalarından birisinin oğlu yol üstünde iken hayvan iki
ayağını kaldırıp çocuğun omuzları arasına vurunca çocuk yere düşerek
hayvanın ayakları altında çırpınmaya başlar. Nihayet etrafdan imdada
ulaşırlar. Çocuğu hareketsiz ölü suretinde görünce Molla Saidi öldürmek
isterler. Ağanın Hizmetçileri hançerlerini çekince, Molla Said hemen
rovelverine el atar ve adamlara hitaben:
- Hakikata bakılırsa, çocuğu Allah öldürmüş; zâhire bakılırsa, at
öldürmüş; sebebe bakılırsa, Kel Mustafa öldürmüş, çünki bu atı bana o
verdi. Durunuz, ben gelip çocuğa bakayım, ölmüş ise sonra muharebe
edelim, diyerek atdan inerek çocuğu kucaklar; çocukta hareket
görmeyince soğuk suyun içine batırıp çıkarır. Çocuk gülerek gözünü
açar. Bunun üzerine bütün ahali mütehayyir kalırlar. Bu acib vak'a
üzerine bir müddet Cezire'de kaldıktan sonra, Talebesi Molla Salih ile
bedevî arabların meskeni olan Biroya giderler. Orada biraz kalınca tekrar
Mustafa Paşa'nın eskisi gibi zulme başladığını işitir, yanına gider ve ona
nasihat eder, tehdit eder. Bir gün bir münakaşa arasında Mustafa Paşaya:
- Yine mi zulme başladın, seni Hak namına öldüreceğim! tehdidinde
bulunur. Paşa'nın kâtibi ortaya atılır.