Page 454 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 454

456                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


              Ey sû-i niyetleriyle ve kendi menfî ruhlarına kıyasla bu Ahlâk, Edeb,
          Îman,  Marifet  ve  Hakikat  âbidesine  dil  uzatan  ve  şeytanları  dahi
          utandıracak derecede iftiralarla bu Fazilet timsalini yok etmeğe, tezvire
          çalışmış  bedbahtlar!  Bu  zâta  karşı  savurmak  istediğiniz  iftiralar,
          saçdığınız zehirler para etmedi. Hak Nurunu yaktı ve parlattı. O Nur ile
          Âlemleri ziyadar eyledi. Siz ise zelil ve manen İnsaniyetin menfurusunuz.
          Size  yazıklar  olsun!  İnsan  libasını  taşımanız  dahi  sizin  için  elîm  ve
          fecidir.  Buna  rağmen  sizin  için  bir  Necat  kapısı  var,  o  kapıyı  çalsanız
          belki  kurtulursunuz.  Said  Nursî  ahd  etmiş  ve  ilân  etmiş  ki:  "Benim
          idamıma  çalışanlar  dahi  eğer  Risale-i  Nurla  Îmanlarını  kurtarsalar,
          Risâle-i  Nura  sarılsalar,  Kardeşlerim  siz  şahid  olunuz;  ben,  onlara
          Hakkımı Helâl ediyorum." Evet Onu mahkûm etmek isteyenlerden çoğu
          ve  ekser  aleyhinde  bulunanlar  bugün  Ona  dost  olduğu  gibi,  tezvir  ve
          iftirada bulunan sizler de nedamet etseniz, Nur Derslerine kulak verseniz,
          ümid  edilir  ki;  o  Şefkat  Kahramanı,  sizin  için,  affınız  için  Dua  eder,
          Niyaz  eder.  Evet  Said  Nursî,  öyle  eşsiz  bir  Kahramandır  ki;  bu
          Kahramanlığını harp meydanında, mahkeme  sandalyesinde müstebitlere
          karşı  gösterdiği  halde,  gelin,  siz  düşmanları  ve  Onu  yok  etmek  için
          çalışanlardan  Nura  müteveccih  olanların  Selâmet  ve  Kurtuluşu  için  el
          açıp göz yaşlariyle nasıl niyaz ettiğini görün; ve Onun yüksek bir Tevazu
          ile,  milletin  her  tabakasiyle  nasıl  Kemal-i  Şefkatle  muamelede
          bulunduğunu  anlayın;  İnsanlığın  ulvî  mertebesini  bu  Zâtta  seyreyleyin.
          Onun  hakkında  senakâr  sözler,  takdirler,  ehl-i  dünyanın  alkışlanması
          nev'inden  değildir;  Hakikat-ı  Kâinatın,  bu  ekmel  İnsana  ve  İnsanın
          yüksek kıymetini, Müslümanlığın hakikî tezahürünü temsil eden mânevî
          şahsiyetine  karşı  olan  takdir  ve  tebrikine  bir  iştirakdir.  Evet,  Said
          Nursî'yi,  temsil  ve  terennüm  ettiği  Envar-ı  Hakikat  itibariyle,  yalnız
          İnsanlık  değil,  belki  Âlem  bütün  enva  ve  ecnasiyle  alkışlıyor,  tebrik
          ediyor. Evet, Hizmet-i Îmaniyyesini mâzi, müstakbel takdir ediyor...

              Evet,  Said  Nursî,  Cenab-ı  Hakkın  Mâhiyet-i  İnsaniyyede  dercettiği
          hadsiz  Envâ-ı  Kemalâtın  hepsinde  en  ileri  ve  en  mükemmeldir.  Bazan
          yüksek  dağ  başlarında,  büyük  kayalıklar  arasında  gezer,  yalnız  başına
          sessiz  dolaşır;  bazan  bağ  ve  bahçeleri,  nebatat  ve  hayvanatı  temaşa  ve
          Tefekkür  edip;  sonra  dönüp,  şehre  inip,  en  büyük  siyasî  içtimalarda,
          gayet     beliğ     ve     mâkulâne     Hitabeler,    ahlâkî    edebî     Nutuklar
   449   450   451   452   453   454   455   456   457   458   459