Page 458 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 458

460                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


          mutlaka kırlara çıkmak âdeti idi. Yalnız başına gider, bir kaç saat kalır,
          sonra  evine  dönerdi.  Kırlara  çıktığı  zaman,  çok  defa  arkasından  takip
          ettirilirdi. Bazan bekçiler, bazan jandarmalar takip ederdi. Hattâ bir defa
          arkasından  kurşun  attırılmış,  fakat  isabet  etmemiştir.  Bir  gün  bir  resmî
          memur,  arkasından  koşarak,  "Dışarı  çıkmak  yasak!  Başına  Bere  koya-
          mazsın, Sarık saramazsın!" diye mütehakkimane ve mütecavizane ifade-
          ler kullanmış. Üstad da geriye dönmüştür. Bu tarz muameleler çoktur.

              Üstadın Emirdağ'daki Hizmeti ve meşgalesi, başka yerlerde olduğu
          gibi, yalnız bir vazifeye münhasır değildi. Gerek Lâhikalardaki Mektub-
          lardan,  gerek  ziyaretine  gelen  dostların  ve  eski  İlim  arkadaşları  ve
          Talebelerinin ihbarından ve gerekse de kendine yakından  alâkadar olan
          Talebe,  komşu  ve  halkların  müşahedatından  anlaşılıyor  ki:  Hakka
          müteveccih,  Hakikatten  nebean  eden  müteaddit  Hizmetleri,  Vazifeleri
          vardı  ve  her  bir  günde  de  bu  Vazifelerini  ifaya  çalışırdı.  Hakaik-ı
          Kur'âniyye Nurları olan "Sözler", "Lem'alar" gibi Eserlerini Te'lif, Tashih
          ve  Neşr  ile  meşgul  olmakla  beraber  Kelimat-ı  Kudret  olan  masnuat  ve
          mevcudatı seyr ve temaşaya, Kitab-ı Kâinatı mütalâaya çok müştak idi.
          Zemin  yüzünde  yazılan,  bahar  sahifesinde  teşhir  edilen  Rahmet  ve
          Hikmetin  Mucizeli  Eserlerini,  eşcar  ve  nebatat  ve  hayvanattaki San'at-ı
          İlâhiyyenin Hârikalarını, simalarında parıldayan Tevhid Sikkelerini oku-
          mağa  ziyadesiyle  meftun  idi.  Böylece,  Hakaik-i  İmaniyyenin,
          Mârifetullahın  nihayetsiz  ufuklarında  Hakkalyakîn  mertebesinde  kanat
          açıp geziyordu.

              Esasen,  Kur'ândan  aldığı  mesleğinin  bir  Esası,  Tefekkürdür.
          Eserlerinde  İnsanı  daima  Tefekküre  sevkeder  ve  Tefekkürü  Ders  verir.
          İlim  ve  Tefekkür  ile  kazanılan  Marifet-i  İlâhiyyenin,  Ruh  için  Kâinat
          vüs'atinde bir genişlik temin ettiğini ve

                                      ٓ
                              ِ
                             دحاو  ُ َّ َ    َا   هن    ٰلَع  ُّلد   ت ةيٰا  ُ َ         ء     َل   ه    ْ  ِّ    و       ف     ُك  ِل   َ شَ  َ
                            ٌ
                                            َ ٌ ُ
                                        َ
          herbir şeyde Sâni-i Vâhide İşaretler, Delil ve Âyetler bulunduğunu ifade
                     ِ


                ة

          eder;    نس ةداب ِ   ع  ن ِ      م    يْخ  ةعا   س رُّكفت Sırrına göre hareket ederdi.
                                           َ َ
                                َ
                 َ
                                   َ
                     َ َ
                                      َ ُ
                           ْ
                  َ
                              ٌ ْ

                                            * * *
   453   454   455   456   457   458   459   460   461   462   463