Page 471 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 471
EMİRDAĞ HAYATI 473
ondan ürkütmek, kendini perişan bir vaziyete sokmak bu vilâyetteki
hükûmetin hamiyet-i milliyesine yakışmadığından, sinek kanadı kadar
mevhum bir zarara dağ gibi ehemmiyet verip aleyhimde resmen
propaganda yapmak, "kimin ile görüşüyor ve yanına kim gidiyor?" diye
herkese bir telâş vermek.. hükûmetin hikmeti ve hâkimiyeti, bu acib
hâlete elbette tenezzül etmemek gerektir. Her ne ise, bu iki madde gibi,
muttali olanlara hayret veren çok maddeler var...
Efendiler! Dalâlet ve fenalıklar cehaletten gelse, def'etmesi kolaydır.
Fakat, fenden, İlimden gelen dalâletin izalesi çok müşkildir. Bu zamanda
dalâlet fenden, İlimden geldiği için, ancak onları izale etmeye ve Nesl-i
Âtiden o belâya düşen kısmını kurtarmağa, karşılarında dayanmağa
Risale-i Nur gibi her cihetle mükemmel bir Eser lâzımdır. Risale-i Nur'un
bu kıymette olduğuna delil şudur ki: Yirmi senedenberi, benim şiddetli ve
kesretli bulunan muarızlarım ve şiddetli tokatlarını yiyen feylesofların
hiçbirisi, Risale-i Nur'a karşı çıkmamış ve cerhedememiş ve çıkamaz. Ve
dokuz ay, üç adliye ve merkez-i hükûmet ehl-i vukufu, yüz Kitabtan
ibaret eczalarında, bizi mes'ul edecek bir tek madde bulamamalarıdır. Ve
binler Ehl-i Dikkat olan Risale-i Nur Şâkirdlerine kanaat-ı kat'iyye veren,
İşârât-ı Kur'aniyye ve İhbârât-ı Gaybiye-i Aleviyye ve Gavsiyyenin, bu
asırda Risale-i Nur'un Ehemmiyetine ve Makbuliyetine imza basma-
larıdır.
Evet, adliyeler, hukukları muhafaza etmek ve haksızları tecavüzden
durdurmak, vazifeleri olmak cihetiyle; Risale-i Nur'un yüz Risalesi, yirmi
senede, yüzbin adamın Saadetlerine Hizmet ettiği sâbit olmakla beraber;
on senedenberi, iki mahkeme ve merkez-i hükûmet ve birkaç vilâyetin
zâbıtaları ve Denizli Mahkemesi münasebetiyle dokuz ay bütün mahrem
ve gayr-i mahrem Evraklarımızda ve Risalelerde millete ve vatana bir
zararlı maddeyi ve mûcib-i ceza bir yanlış görmediğinden, elbette Risale-
i Nur'un bu vatanda gayet küllî ve büyük Hukuku var. Bu küllî ve çok
ehemmiyetli Hukuku nazara almayıp, âdî evraklar gibi müsadere ederek,
millete ve Takviye-i Îmâna muhtaç bîçârelere pek büyük bir haksızlığı
nazara almamak ve adî bir adamın cüz'î ve küçük bir Hakkını ehem-
miyetle nazara almak; adliyenin mahiyetine ve Adaletin Hakikatına
hiçbir cihetle yakışmaz, diye size hatırlatıyoruz.