Page 466 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 466
468 BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
en büyük bir Saadetine İhlâsla çalışmak için, hiçbir şeye tenezzül etmez
ve ehemmiyet vermez. Öyle ise bunu tâciz ve tazyik etmek, vatan ve
millete ve âsâyişe bir nevi ihanettir. Ve Onun hakkında bu çeşit evham
etmek, bir divaneliktir.
* * *
KENDİ KENDİME BİR HASB-I HALDİR
Bu hasb-ı hali Ankara makamâtına işittirmeyi ıslahdan sonra sizin
tensibinize havale ederim.
Hâkim, kendisi müddeî olsa, elbette "Kimden kime şekvâ edeyim,
ben dahi şaştım," benim gibi bîçarelere dedirtir. Evet, şimdiki vaziyetim
hapisten çok ziyade sıkıntılıdır. Bir günü, bir ay haps-i münferid kadar
beni sıkıyor. Bu gurbet ve ihtiyarlık ve hastalık ve yoksulluk ve zâfiyetle,
kışın şiddeti içinde herşeyden men'edildim. Bir çocukla bir hastalıklı
adamdan başka kimse ile görüşmem. Zaten ben, tam bir haps-i mün-
feridde yirmi senedenberi azab çekiyorum. Bu halden fazla bana tecrid ve
tarassutlariyle sıkıntı vermek ise, Gayretullaha dokunup, bir belâya vesile
olmasından korkulur. Mahkemede dediğim gibi, nasılki dört def'a deh-
şetli zelzeleler, bize zulmen taarruzun aynı zamanında gelmesi gibi pek
çok vukuat var... Hattâ tahmin ederim ki; benim hukukumu muhafaza ve
beni himaye etmek için çok güvendiğim Afyon Adliyesi, Denizli
Mahkemesi'ndeki Risale-i Nur hakkında müracaatıma bilâkis ehemmiyet
vermedi, beni me'yus etti, adliyenin yangınına bir vesile oldu ihtimali
var.
Ben derim ki: Benim hakkımda vicdanlı ve insaniyetli olan bu
kazanın hükûmeti, zabıta ve adliyesiyle beraber beni tam himaye etmek
en ehemmiyetli bir vazifesidir. Çünkü, yirmi senelik bütün Eserlerimi ve
Mektublarımı üç adliye ve merkez-i hükûmet dokuz ay tedkikten sonra
beraetimize ve tahliyemize karar verdi. Fakat, ecnebi menfaati hesabına
ve bu millet ve bu vatanın pek büyük zararına çalışan bir gizli komite
bizim beraetimizi bozmak için, her tarafta, habbeyi kubbe yaparak bir
kısım me'murları aleyhime evhamlandırdılar. Bir maksadları; benim
Sabrım tükensin, artık yeter dedirtsinler. Zaten onların şimdi benden
kızdıklarının bir sebebi, sükûtumdur; dünyaya karışmamaktır. Âdeta ne
için karışmıyorsun, tâ karışsın maksadımız yerine gelsin diyorlar...