Page 465 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 465

EMİRDAĞ   HAYATI                                                                                                          467



                Üstadın, Emirdağ'daki ikameti sırasında Onun ve Talebelerinin
                              yazdığı Mektublardan bir kısmı


               Emirdağ'daki Kardeşlerime,

               Benim hakkımda evham edenlere deyiniz ki:  Biz, Hizmet ettiğimiz
           bu  Adamın  yirmi  senelik  hayatının  bütün  mahrem  ve  gayr-i  mahrem
           Mektublarını ve Kitablarını ve Esrarını hükûmet şiddetli taharriyatla elde
           etti. Dokuz ay; hem Isparta, hem Denizli, hem Ankara adliyeleri tedkik-
           ten sonra, bir tek gün cezayı, bir tek Talebesine vermeyi mucib bir madde
           -beş  sandık  Kitablarında  ve  Evraklarında-  bulunmadı  ki;  hem  Ankara
           Ehl-i Vukufu, hem Denizli Mahkemesi ittifakla beraetine karar verdiler.

               Hem,  bu  zarurî  işlerini  ihtiyarlığına  hürmeten  gördüğümüz  Adam,
           mahkemece dâva etmiş ve bütün hazır arkadaşlarını şahid gösterip, tasdik
           ettirmiş ki: Yirmi senedir hiçbir gazeteyi ve siyasî eserleri ne okumuş, ne
           sormuş, ne bahsetmiş; ve on senedir, hükûmetin iki reisinden ve bir vali
           ve bir meb'usundan başka hiç bir erkânı ve büyük me'murlarını bilmiyor
           ve tanımıyor ve tanımağa merak etmemiş. Ve üç senedir Harb-i Umumîyi
           ne sormuş, ne bilmiş, ne merak etmiş, ne radyo dinlemiş. Ve intişar eden
           yüzotuz  Te'lifatından,  yirmi  sene  zarfında  yüzbin  adamın  dikkatle
           okudukları  halde  ne  idareye,  ne  âsâyişe,  ne  vatana,  ne  millete  hiçbir
           zararı  hükûmet  görmemiş.  Beş  vilâyetin  dikkatli  zabıtaları  ve  taharri
           me'murları  ve  mahkeme  işiyle  iştigal  eden  üç  vilâyetin  ve  merkez-i
           hükûmetin  dört  adliyelerinin  ağır  ceza  mahkemeleri  en  ufak  bir  suç
           bulmamış  ki,  tahliyelerine  mecbur  oldular.  Eğer  bu  Adamın  dünya
           iştihası ve siyasete meyli olsaydı; hiç imkânı var mı ki, bir tereşşuhatı ve
           emareleri  bulunmasın!  Halbuki  mahkeme  safahatında  hiçbir  emare
           bulamadılar ki, muannid bir müddeiumumî, mecbur olup vukuat yerinde
           imkânatı istimal ederek mükerreren iddianamesinde "yapabilir" demiş ve
           "yapmış" dememiş. Yapabilir nerede? Yapmış nerede? Hattâ mahkemede
           Said ona demiş: "Herkes bir katli yapabilir, bu iddianız ile herkesi ve sizi
           mahkemeye vermek lâzım geliyor..."

               Elhâsıl:  Ya  bu  Adam  tam  divanedir  ki,  bu  derece  dehşetli  umur-u
           dünyaya   karşı   lâkayd   kalıyor   veyahut   bu   vatanın   ve   bu  milletin
   460   461   462   463   464   465   466   467   468   469   470