Page 468 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 468
470 BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
en esaslı Düstur olan, Hürriyetimdir. Asılsız evham yüzünden, emsalsiz
bir tarzda Hürriyetimin kayıdlar ve istibdatlar altına alınması, beni
hayattan cidden usandırıyor. Değil hapis ve zindanı, belki kabri bu hale
tercih ederim. Fakat, Hizmet-i Îmaniyede ziyade meşakkat ise ziyade
Sevaba sebep olması bana Sabır ve Tahammül verir. Madem bu
insaniyetli zatlar benim hakkımda zulmü istemiyorlar, en evvel benim
meşru dairedeki Hürriyetime dokundurmasınlar. Ben ekmeksiz yaşarım,
hürriyetsiz yaşayamam. Evet, ondokuz sene bu gurbette yalnız ikiyüz
banknot ile, şiddetli bir iktisat ve kuvvetli bir riyazet içinde kendini idare
ederek, Hürriyetini ve İzzet-i İlmiyesini muhafaza için kimseye izhâr-ı
hâcet etmeyen ve minnet altına girmeyen ve Sadaka ve Zekât ve maaş ve
hediyeleri kabul etmeyen bir Adam, elbette iaşeden ziyade, Adalet içinde
Hürriyete muhtaçtır. Evet, emsalsiz bir tazyik altındayım. Bir-iki cüz'î
nümunesini beyan ediyorum.
Birisi: Mahkemece, Risale-i Nur'un ilmî bir Müdafaanamesi ve
Ankara'nın yedi makamâtına ve Reis-i Cumhura Müdafaatımla beraber
gönderilen ve neticede Ankara Ehl-i Vukufunun takdiriyle beraetimize
bir sebeb olan ve hapis arkadaşlarımın bana bir yâdigâr ve hâtıra olmak
üzere güzel yazılariyle birkaç Nüshası yazılan ve elimde bulunan ve
Denizli Zabıtası görüp ilişmeyen ve Afyon polishanesinde bir gece ve
buranın zâbıtasında da açık olarak bir gece kalan "Meyve Risalesi" ile
"Müdafaaname"yi, hergün endişeler içinde, bunları da elimden almasın
diye saklıyordum. Belki beni taharri edecekler telâşı ile, bu gurbette
tanımadığım adamlara, bunları sakla diyemediğimden çok üzülüyordum.
İkincisi: Denizli Mahkemesi hiç ilişmediği ve Eskişehir Mahkemesi
yalnız bir tek Kelimesine ilişip, bir tek Harfle cevabını alan "İhtiyarlar
Risalesi"ni, İstanbullu bir adam, burada, bir adamdan alıp İstanbul'a
götürmüş. Her nasılsa aleyhimdeki bir dinsizin eline geçmiş. Habbeyi on
kubbe yaparak vilâyet zabıtasını şaşırtıp: "Kiminle görüşüyor, yanına
kimler gidiyor?" diye beni sıkmağa başladılar. Her ne ise, bunlar gibi çok
acı nümuneler var.. Fakat en mânasızı budur ki; beni konuşturmamak
için, Hizmetimde bir çocukla bir hastalıklı adamdan başka herkesi
ürkütüp, benden kaçırtmalarıdır. Ben de derim: