Page 521 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 521

EMİRDAĞ   HAYATI                                                                                                          523


               Bilirsiniz  ki;  kendim  Sadaka  ve  yardımları  kabul  etmediğim  gibi,
           öyle  yardımlara  da  vesile  olamadığımdan,  kendi  elbisemi  ve  lüzumlu
           eşyamı  satıp,  o  para  ile  kendi  Kitablarımı  yazan  Kardeşlerimden  satın
           alıyordum. Tâ, Risale-i Nur'un İhlâsına dünya menfaatleri girmesin, bir
           zarar  vermesin  ve  başka  Kardeşler  de  ibret  alıp,  hiçbir  şey'e  âlet  edil-
           mesin.  Nurun  hakikî  Şâkirdlerine,  Nur  kâfidir;  onlar  da  kanaat  etsin,
           başka şereflere veya mânevî maddî menfaatlere gözünü dikmesin.

               Hem; münakaşa, münazaa ve Mesail-i Dîniyede damarlara dokuna-
           cak tarafgirane mübahase etmemek lâzımdır ki, Nur aleyhinde garazkâr-
           lar  çıkmasın.  Hattâ,  bir  Hiss-i  Kablelvuku'  ile,  Mustafa  Oruç  Kardeşi-
           mizin,  Risale-i  Nur'un  mesleğine  muhalif  olarak  birisiyle  mübahasesi,
           aynı  dakikada  ona  gayet  hiddet  ve  şiddetle  bir  gücenmek  Kalbe  geldi.
           Hattâ o, Nurdan kazandığı çok  ehemmiyetli makamından atmak  arzusu
           oldu. Kalben müteessir oldum. Bu, benim için bir Abdurrahmandı.. neden
           böyle şiddetli hiddet ettim?!

               Sonra  bu  Bayramda  yanıma  geldi.  Cenâb-ı  Hakka  şükür  ki,  çok
           ehemmiyetli bir Ders dinledi ve o büyük hatâsını da anladı. Ve benim bu-


                                                          للّ
           rada hiddetimin aynı dakikada hatâsını itiraf etti.  ا  َ    ٓش ا   ء       ن ِ   ا o Keffaret
                                                          ُ ٰ
                                                                   ْ َ
           oldu, tam temiz olarak kurtuldu.

               Dört-beş  aydanberi  bir  zat,  bana  buraya  bir  gazete  gönderiyormuş.
           Ben yeniden haber aldım ki, bana gönderiliyormuş. Buradaki dostlarım
           âdetimi  bildikleri  içindir  ki,  değil  gazete,  Nurdan  başka  hiçbir  Kitabı,
           hiçbir  mecmuayı  kabul  etmediğim  gibi,  yeni  yazıdan  hiçbir  harf
           bilmediğim için korkmuşlar, bana haber vermemişler ve göstermemişler.
           Şimdi  bir  zat  -bir  mektub  içinde  bir  sahifesi  benimle  konuşan-  bir
           gazetecinin, fakat dost ve hemşehri bir zatın Mektubunu gösterdi. Dediler
           ki: Çokdanberi Senin namına bir gazete gönderiyordu, biz korktuk, Sana
           söylemedik. Ben de dedim:

               O  zata  benim  tarafımdan  çok  Selâm  ediniz.  O  dostun  eski  bildiği
           Said  değişmiş;  dünya  ile  alâkası  kesilmiş;  hem  hasta,  hem  hususî
           Mektubu  Kardeşime  de  yazamadığımdan,  o  zat  gücenmesin.  Oradaki
           umum  dostlara,  hususan  Hâfız  Emin  ve  Hâfız  Fahreddin  gibi  Kardeş-
           lerimize Selâm ve Bayramlarını tekrar tebrik ediyoruz…

               Hadsiz  şükür  olsun  ki,  Risale-i  Nur'un  Haremeyn-i  Şerîfeyn'ce
           makbuliyetine  bir  alâmet  şudur  ki:  Denizli  Kahramanı Hâfız Mustafa,
   516   517   518   519   520   521   522   523   524   525   526