Page 563 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 563
AFYON HAYATI 565
Bir dehşetli kumandan deha ve zekâvetiyle, ordunun müsbet Hase-
nelerini kendine alıp ve kendinin menfî seyyielerini o orduya vererek, o
efrad adedince Haseneleri, Gazilikleri bire indirdiği; ve seyyiesini o ordu
efradına isnad ederek, onların adedince seyyieler hükmüne getirdiğinden;
dehşetli bir zulüm ve Hilâf-ı Hakikat olmasından, ben, kırk sene evvel
beyan ettiğim bir Hadîsin o şahsa vurduğu tokada binaen, sâbık
mahkemelerimizde bana hücum eden bir müdde-i umumîye dedim:
"Gerçi onu, Hadîslerin İhbariyle kırıyorum; fakat Ordunun Şerefini
muhafaza ve büyük hatâlardan vikaye ederim. Sen ise, birtek dostun için,
Kur'ân'ın Bayrakdarı ve Âlem-i İslâm'ın Kahraman bir Kumandanı olan
Ordunun Şerefini kırıyorsun ve Hasenelerini hiçe indiriyorsun!" dedim.
ا
للّ
ء آش ْ َ ِ ا ن o müddeî insafa geldi, hatâdan kurtuldu.
َ ٰ
ُ
Onuncusu: Adliyede, Adalet Hakikatı ve müracaat eden herkesin
hukukunu bilâ-tefrik muhafazaya, -sırf Hak namına- çalışmak vazifesi
hükmettiğine binaendir ki; İmam-ı Ali Radiyallahu anhu, Hilâfeti zama-
nında bir yahudi ile beraber mahkemede oturup muhakeme olmuşlar.
Hem bir adliye reisi; bir me'muru, kanunca bir hırsızın elini kestiği
vakit, o me'murun o zâlim hırsıza hiddet ettiğini gördü, o dakikada o
me'muru azleyledi. Hem çok teessüf ederek dedi: "Şimdiye kadar, Adalet
namına böyle hissiyatını karıştıranlar pekçok zulmetmişler." Evet, hükm-
ü kanunu icra etmekte o mahkûma acımasa da hiddet edemez; etse zâlim
olur. Hattâ, kısas cezası da olsa, hiddetle katl etse bir nevi katil olur, diye
o hâkim-i âdil demiş.
İşte, mâdem mahkemede böyle hâlis ve garazsız bir Hakikat
hükmediyor; üç mahkeme bizlere beraet verdiği ve bu milletin yüzde -
bilseler- doksanı, Nur Talebelerinin zararsız olarak millete ve vatana
menfaatli olduklarına pekçok emarelerle şehadet ettikleri halde, burada o
mâsum ve teselliye ve Adaletin iltifatına çok muhtaç Nur Talebelerine
karşı ihanetler ve gayet soğuk, hiddetli muameleler yapılıyor. Biz, her
musibete ve ihanetlere karşı Sabra ve Tahammüle karar verdiğimizden
sükût edip, Allah'a havale ederek, Belki bunda da bir Hayır var dedik.
Fakat evham yüzünden ve garazkârların jurnallariyle bu bîçâre mâsum-
lara böyle muameleler, belâların gelmesine bir vesile olacağından kork-
tum, bunu yazmağa