Page 566 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 566

568                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


          bütün reddetmediği halde, Onun bu yaşta ve kabir kapısındaki Hizmet-i
          Îmaniyesini dünya cihetine çevirmeğe çalışan bazı resmi me'murların; ne
          derece  haktan,  kanundan  insaftan  uzak  düştükleri  anlaşılır.  Son  sözüm
                                             ِ
            نو      ع   جا   ر ه ْ َ  ِ ِ  ِ  ِ ِ   ا َّ ٰ َ َّ  ِ      ةب     نا  َ   ِل     م    ص ي  ِّ ُ    ُكل dur.
              ِ
                              للّ     و     ا   ٓن ا     َلا   ي
             ُ َ

                                            * * *


                 Afyon Mahkemesine ve Ağır Ceza Reisine beyan ediyorum ki:

              Eskiden  beri  fıtratımda  tahakkümü  kaldıramadığım  için  dünyaya
          karşı alâkamı kesmiştim. Şimdi o kadar mânasız, lüzumsuz tahakkümler
          içinde hayat bana gayet ağır gelmiş; yaşayamıyacağım. Hapsin haricinde
          yüzler resmî adamların tahakkümlerini çekmeğe iktidarım yok. Bu tarz-ı
          hayattan bıktım! Ben sizden bütün kuvvetimle tecziyemi taleb ediyorum!
          Şimdi  kabir  elime  geçmiyor,  hapiste  kalmak  bana  lâzımdır.  Makam-ı
          iddianın  asılsız  isnad  ettiği  suçlar,  siz  de  bilirsiniz  ki  yok;  beni  ceza-
          landırmaz.  Fakat  beni  mânen  cezalandıracak  Vazife-i  Hakikiyeye  karşı
          büyük kusurlarım var. Eğer sormak münasib ise sorunuz cevab vereyim.

              Evet,  büyük  kusurlarımdan  bir  tek  suçum,  vatan  ve  millet  ve  din
          namına mükellef olduğum büyük bir Vazifeyi dünyaya bakmadığım için
          yapmadığımdan,  Hakikat  noktasında  afvolunmaz  bir  suç  olduğuna  ve
          bilmemek  bana  bir  özür  teşkil  edemediğine  şimdi  bu  Afyon  hapsinde
          kanaatım geldi. Nur Şâkirdlerinin hâlis ve sırf Uhrevî, Nurlara ve Tercü-
          manına karşı alâkalarına, dünyevî ve siyasî cemiyet namını verip onları
          mes'ul etmeğe çalışanlar ne kadar Hakikattan ve Adaletten uzak düştük-
          lerine  karşı  üç  mahkemenin  o  cihetten  bize  beraet  vermesiyle  beraber
          deriz ki:

              Hayat-ı İçtimaiye-i İnsaniyenin, hususan Millet-i İslâmiyenin üssül-
          esası: Akrabalar içinde samimane Muhabbet ve kabile ve taifeler içinde
          alâkadarane  İrtibat  ve  İslâmiyet  milliyetiyle  Mü’min  Kardeşlerine  karşı
          mânevî  Fedakârane  bir  alâka  ve  Hayat-ı  Ebediyesini  kurtaran  Kur'ân
          Hakikatlarına  ve  Nâşirlerine  sarsılmaz  bir  râbıta  ve  iltizam  ve  bağlılık
          gibi, hayat-ı içtimaiyeyi esasiyle te'min eden bu râbıtaları inkâr etmekle;
          ve  şimaldeki  dehşetli  anarşilik  tohumunu  saçan  ve  nesil  ve  milleti
          mahveden ve herkesin çocuklarını
   561   562   563   564   565   566   567   568   569   570   571