Page 36 - Bursa
P. 36

mezar taşı bile bu yiğit komutana çok                               da olmuştu. Ortada bir ihmal olma-
           görülmüş.                                                           makla birlikte Şaban Çavuş bu olayı
                                                                               kendine hiç yedirememiş, günlerce
           Bursa’yı kendilerine borçlu olduğu-
                                                                               dövünmüştü.
           muz Dağ Müfrezesine ve onun reisi
                                                                               Hafiften yoklamalar
           Haydar Bey’e bir anıt mezarı Bursalı-
           ların çok görmeyeceğine inanıyorum.
                                                                               Biraz sonra Kapıkaya’ya vardılar. Bu-
           Bu, o yiğitlere minnet borcumuzu                                    rası Bursa’yı Keşiş Dağı’nın Orhaneli
           karşılamaya yetmese de gecikmiş bir                                 tarafındaki eteklerinden saklıyordu.
           özür borcumuz yerine geçebilir.                                     Bursa’nın güneye açılan kapısıydı.
           Aşağıda, Bursa’nın işgal yılları ve                                 Nilüfer Çayı’na doğru büklüm büklüm
           sonrası dönemi ele alan yayın aşa-                                  inen patikalar hep aynı noktaya çıkı-
           masındaki Keşiş Dağlı romanımdan                                    yordu. Alt tarafı uçurumlarla çevrili
           bir bölüm sunuyorum. Umarım                                         olduğundan savunulması kolay, geçil-
           sizleri o yıllara, Uludağ’ın arkasında                              mesi zor bir geçitti. Biraz gerisinde,
           yaşananlara götürebilirim.                                          mevzilenmiş askerlerin barınması için
           Cephenin emri /                                                     derme çatma bir baraka, kontrol kara-
             Zor görev                                                         kolu vazifesi görüyordu.
                                                                               Mevzideki nöbetçiler değiştirilip nö-
           Dağakça, Epçeler, Şeytanbudaklar, iki                               beti bitenler dinlenmeye yollanırken
           gündür atlıdan, silahlıdan geçilmi-                                 en hâkim noktaya ağır makinalı kuru-
           yordu. Celalettin Efe, İnce Ramazan                                 larak üstü çam pürçükleriyle örtüldü.
           ve Deliceli, Karargâha uğrayınca             Celalettin Efe         Yüzbaşı, biraz sonra yanlarına gelip
           Haydar Bey’i oda dolusu adamla                                      her zamanki nezaketiyle görevlerini
           konuşur buldular. Yanında Kirmastı   Babası da Çanakkale’de şehit düşmüş   bildirdi.
           tarafından milisler vardı. Üçüne   bir askerdi. Hüseyin, çocukluğundan
           yer açıldı. Odadakilerin konuşması   beri askerlik için hazırlanmasına   -Siz Efeler, yanınıza on adam verece-
           bitmiş olacaktı ki, izin istediler. Kısa   karşın bu mesleği nedense bir türlü   ğim. Beşer beşer ayrılıp Nalınlar ayrı-
           hoşbeşten sonra Haydar Bey konuya   sevememişti.                    mında ve Erenler’in Koçu köy girişin-
                                                                               de uygun biçimde mevzileneceksiniz.
           kestirmeden girdi.                Yunan işgaliyle birlikte görev için git-
                                                                               Eğer baskın yersek silah sesleri size
           -Yunan dağın bu tarafını sık sık yok-  tiği Orhaneli’de Kurmay Haydar tara-  kadar gelir zaten. Göreviniz, takviye
           lamaya başladı. Sağda solda keşif  fından Fransızca bilmesi dolayısıyla   gelene kadar düşmanı Erenler’e hap-
           kolları görülüyor. Bu hiç hayra alamet  alıkonulmuştu. Bu özelliğini birkaç   setmek, ileri geçirmemektir. Bunu
           değil. Daha bu sabah Tuzaklı tarafında  kez kullanma fırsatı bulmuş, Anka-  yapabilirsek düşman üç taraftan ateş
           patırtı koptu, yola doğru yaylım ateşi  ra’ya mesaj göndermek isteyen Fran-  altında kalacağından muvaffakiyet ih-
           açıp kaçtılar. Böyle kalsa iyi amma  sız Temsilcinin kabulünde bulunmuş,   timali yoktur. Haydi Allah rast getire…
           bana öyle geliyor ki Yunanlılar niyeti  tercümanlığını yapmıştı.
                                                                               On dört kişilik kafile Erenler’e doğru
           bozdu.                            Biraz sonra yola çıkıldı. En arkada
                                                                               yola çıktı. Yol boyu Şaban Çavuş’la
           Celalettin Efe mütevekkil bir edayla   müfrezenin tek ağır makinalısı iki   Celalettin Efe Galiçya dönüşü yaşa-
           konuştu.                          asker tarafından omuzlanmıştı. Yarı   dıkları perişanlıklar ve komik olayları
                                             yola vardıklarında 7-8 adamıyla bera-
           -Helbet vaziyeti siz bizden eyi bilirsi-                            anlata anlata Erenler’e vardılar. Daha
                                             ber Şaban Çavuş’la karşılaştılar. Yüz-
           niz. Bize düşen, emrinize uymak, vu-                                anlatacakları bitmediğinden taksimi
                                             başı’ya keşif raporunu verip kafileye
           ruşmakdır Gumandan. Gerisi Allah’a                                  yapan Şaban Çavuş, Celalettin Efe’yi,
                                             katılan Şaban Çavuş, Celalettin Efe’nin
           gamış.                                                              İnce Ramazan’ı ve Deliceli’yle üç
                                             Galiçya Cephesi’nden arkadaşıydı.
           -Sağ olun var olun. Şimdi Yüzbaşı’yı  Efe’ye takıldı.               adamını yanında bırakıp Nalınlar
           bir manga askerle Kapıkaya tarafına                                 tarafına yöneldi. Diğer kafileyi de
                                             -A be more seni de mi çağırdılar ku-
           keşfe çıkarıyorum siz de katılın. Kapı-                             silah sesleri duyulur duyulmaz
                                             zim? Biz hallederdik.
           kaya’yı sıkı tutmalıyız.                                            vakit kaybetmeden Erenler yoluna
                                             Celalettin Efe Arnavut Şaban’ı kızdır-  çıkmalarını tembihleyerek Koçu
           Ayağa kalkıp ‘Başüstüne’ dediler. Tam
                                             mayı severdi.                     tarafına gönderdi.
           kapıdan çıkarlarken Sadettin Efe’yle
           burun buruna geldiler. Birbirlerine   -Hallitsen Gurmay çağırmazdı. Her işi   8-10 hanelik köyün girişindeki met-
           sarılıp eyvallah ettikten sonra avluda   Kırakof’daki gibi yapıyosan ohooo…  ruk evi kendilerine siper edip yolun
           askerlerini yürüyüş kolu olarak dü-  Efe’nin Krakow’u hatırlatması Şa-  altına üç adam yerleştirdikten sonra
           zenlemekte olan Yüzbaşı’nın yanına   ban’ı hep kızdırmıştı. Yine öyle oldu.   çıkınlarını açıp kumanyalarını yediler.
           vararak kumandanın talimatını ilet-  Parmağını tehditkar bir biçimde   Belki domates, biber ya da yumurta
           tiler.                            uzatıp  ‘Arnavut damarımı attırma’   buluruz diye köy içine girdiler. Köy,
                                                                               terk edilmiş gibiydi. Yıkılmaya yüz
           Yüzbaşı Hüseyin, çelebi adamdı. İs-  dedi. Krakow’da bir düşman birliğini   tutmuş bir evin penceresinin önün-
           tanbulluydu. Narin bir yapısı, ipek   kuşatmış, teslim olmalarını bekler-  deki peykeye tüneyip etrafı seyreden
           gibi sesi vardı. İnsanda askerden çok   ken sarışın Rus Yüzbaşı kılıcını çekip   yaşlı kadınla sümükleri akan saçı
           kalem efendisi izlenimi bırakıyordu.   Şaban Çavuş’un mangasından yana
                                             yarma teşebbüsüne girişmiş, başarılı   başı dağınık üç beş çocuktan başka
           32
   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41