Page 8 - Naklen Öyküler
P. 8
insanlara uyumsuzluğumun ifadesi. Gelelim misillemeye; bütün
bunların bir şeylere karşı geliştiğini seziyor, ama netleştiremiyorum.
Hatta bu sezgiyle başa çıkamıyorum.” İçinden sustu. Bu kadar uzun
tümceler kurabildiğine şaşırdı; ne enerjisi vardı ne de bunu işlev-
sel buluyordu. Ne olurdu sanki beyin okuma yöntemi icat edilmiş
olsaydı. Üstelik o kadar uzun zamandır susuyordu ki sözcükleri
bir araya getirme becerisini kaybetmiş gibiydi. Çavdar Tarlasında
Çocuklar romanından bir bölümü aklından geçirdi: “Anlatacakla-
rımı gerçekten dinleyeceksiniz, herhâlde önce nerede doğduğumu,
rezil çocukluğumun nasıl geçtiğini, ben doğmadan önce annemle
babamın nasıl tanıştıklarını, tüm o David Copperfield zırvalıklarını
filan da bilmek istersiniz, ama ben pek anlatmak istemiyorum.” Bu
düşüncenin de etkisiyle kestirmeden gitti; son tümceyi yüksek sesle
dile getirdi: “Ama ben pek anlatmak istemiyorum. İşte bu nedenle
size geldim.” Bu ifade, iki dostun sohbeti sırasında kullanılmış olsa,
karşıdaki tarafından ne kastedildiğinin pek anlaşılmadığı söylenir,
açıklama bekleyerek ‘yani neden?’ diye ısrar edilir, daha fazla ay-
rıntı öğrenmek için sorular sorulurdu. Psikiyatristlerin dolambaçlı
yolları olmalı ki Doktor Ejder Bey, zihninden geçirdiği açıklama
herkesin malumuymuşçasına Sermet’in konuyu geçiştirmeye çalış-
masını görmezden geldi.
Sonraki sorular, yakın aile fertleri hakkındaydı. Doktor Ej-
der Bey, Sermet’in hayatında kimlerin olduğunu kabaca öğrendikten
sonra ayrıntıya girmeksizin defterine onlarla ilgili notlar aldı. Sonra
da “Doğum ânınızla başlayalım şimdilik. Gerektikçe geriye dönerek
insanları, sizinle ilişkili anlamlarını konuşuruz. Evet, doğumunuzla
ilgili size anlatılanlar nelerdir?” diye sordu. Çocukluğuna inecek-
lerini biliyordu Sermet, ama en baştan başlayacaklarını tahmin et-
memişti. Yine içinden konuşmaya devam etti: “Bu soruyu ‘kimse
bana bir şey anlatmadı’ diye yanıtlayanlar çoğunlukta mıdır acaba?
Aslında onun söz edebileceği bir şeyler, hatta oldukça ilginç bir do-
ğum hikâyesi vardı. Anlatmalıydı, ama nasıl? Gücünü toplayamı-
8