Page 10 - Naklen Öyküler
P. 10
yazacağını, kaçıncı şahıs kipiyle anlatacağını, anlatımın zamanını
nasıl seçmesi gerektiğini düşünmeye koyuldu. Epey bir süre yaza-
madan; o, kâğıda, kâğıt ona bakar hâlde bekledi. En sonunda ‘bir
yerinden başlayayım bakalım’ diyerek yazdı:
İlgili kişiye,
Daha ilk satırda çuvalladığını hissetti. Arz-ı hâl yazmayacaktı,
sadece doğumunun hikâyesini doktoruna anlatacaktı. İçten olmalıy-
dı. Öte yandan içini bir başkasına açmayalı çok fazla zaman geçmiş-
ti. Sıkıştığı yerden kıpırdayamıyordu. Zorladıkça daha da zorlaşı-
yordu sanki. Ne kadar zaman geçtiğini bilmeden masanın başında
düşündü ve sonunda nerede okuduğunu anımsamadığı bir yöntemle,
yazma işini parmaklarının belleğine bırakmasının işe yarayacağını
umarak onların kontrolüne girdi. Bilinç devre dışı kalınca, bilinçdışı
daha rahat ederdi belki. Kalemin oynamaya başlaması gecikmedi.
Sayın Doktor Ejder Ağıkıran,
Talebiniz üzere doğumumla ilgili bana anlatılan hikâyeyi size
aktarmak için bu satırları yazıyorum. Tamamı ikinci, hatta üçüncü
ağızdan öğrenilmiş olduğundan yanlış bir aktarım olursa bunun bi-
linçli bir saptırma, yani yalan söyleme sayılmaması gerektiğini en
baştan belirtmek isterim.
Benim bir de ikizim var. Annem ufacık, minyon bir kadınmış;
ikiz doğurmasını kimse beklemiyormuş. Dolayısıyla tek bebeğe göre
hazırlık yapılmış. Ben doğmuşum. Bebek giysilerini giymeme kalma-
dan, ebe bir bebek daha geliyor diye bağırınca herkes şaşkına dön-
müş. Annem şaşıramayacak kadar bitkinmiş. Cılız bir çığlık atması-
nın ardından kardeşim doğuvermiş. İlk anda el altında ne buldularsa
onu da sarıvermişler. Siz daha iyi bilirsiniz, ikiz gebeliklerde önce
çelimsiz olan bebek doğarmış, arkaya daha iri olan kalırmış. İşte
10