Page 15 - Naklen Öyküler
P. 15

Odasına kapanıp saatlerce klasik müzik dinlediği için birçok eseri
             neredeyse ilk birkaç notadan tanırdı. O anda çalan da rahatlamak is-
             tediğinde, gevşemeye ihtiyacı olduğunda seçtiği müziklerdendi; nok-

             türn, yani geceye dair… Bunun bir rastlantı olup olmadığını düşün-
             dü. Piyanonun tuşlarına usulca dokunan parmakların, aslında onun
             boyun ve sırt kaslarına küçük masajlar yaptığını hayal ederdi. Yine
             öyle olmuştu. Geçmişin taşlı yollarında çıplak ayakla yürümekten-

             se bu ritme kendini bırakmaya hazırdı. Ancak oraya gelmesine yol
             açan süreci de yok sayamazdı. Onu uçurumun kenarına sürükleyen
             yolun kilometre taşları vardı. Bunlardan ilkini konuşmak için girdiği
             ofiste bir melodinin tuzağına düşerek sıkıntısını görmezden gelirse,

             ellinci yaşın yıkıcılığından kaçamazdı. Öyleyse müziğin bitmesini
             beklemeyecekti.  Noktürnlerin hepsini içeren bir kayıtsa gayet uzun
             süreceğini bildiğinden Doktor Ejder Bey’e doğru “İyi geceler!” dedi.
             Doktoru yavaşça döndü ve yüzünde az önceki ince espriyi anladığı-

             nı belli eden bir gülümsemeyle “Size de… Tabii önce günaydın!”
             dedi. Öğlen saatleri için böyle bir karşılaşma dışarıdan bakanlar için
             anlaşılmaz gelebilirdi, ama onların bir an önce konuşmaya başlaya-
             bilmelerini kolaylaştırdı.


                    Sermet’in sanki ani bir dürtüyle, ilk seanstakinden farklı ola-
             rak  o  koltuğun  yakınına,  ama  doktorunun  tam  karşısına  konmuş
             deri kaplı tabureye çöküverdi. Bununla birlikte Doktor Ejder Bey,

             Sermet’in ruh hâlini anlamak için bir süre sessizce bekledi. Birden
             “Bugün  özellikle  konuşmak  istediğiniz  bir  konu  var  mı?  Oradan
             başlamanın iyi olacağını düşünüyorum.” dedi. Sermet kulaklarına
             inanamadı. Düşünce okuma yeteneği olan bir psikiyatristin şans mı

             şanssızlık  mı  olacağını  düşünmeyi  sonraya  bırakarak  zaman  kay-
             betmeden konuya girdi: “Buraya gelmeden önce, babaannemle iliş-
             kimi irdelemeyi aklımdan geçiriyordum. Daha doğrusu onunla bir
             türlü bir ilişki kuramamış olmamızı... Doğumumdan size söz ettim.

             Sonrasında babaannem bana karşı hep soğuktu, ama annemin beni
             sahiplenmesi nedeniyle buna pek aldırmadığımı sanıyordum. Oysa


                                                                                      15
   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20