Page 19 - Naklen Öyküler
P. 19

Babası Veli bey  evde pek durmuyordu. Sermet, o yaşında eski gün-
             leri gözünün önünden geçirse bu durumun en baştan beri böyle ol-
             duğunu, babasının evde olduğunda da sürekli annesini terslediğini,

             annesininse başına bir şey gelecekmişçesine sürekli ürkekliğini fark
             edebilirdi. Ayrıca babasının, hâlâ küçük bir çocukmuş gibi anne-
             si Binnaz Hanım’ın azarlarına katlanmak zorunda kaldığını, tek bir
             kararı bile kendi başına alamadığını, her yaptığının annesi tarafın-

             dan eleştirilmesinden kaçmak için evden uzak durduğunu, kahve-
             hane, maç gibi erkek işlerine giderken yanına Hasan’ı aldığını, ama
             Hasan’ı evde bıraktığı kaçışlarının da seyrek olmadığını anımsardı.
             On beş yaş bunların üzerinde düşünmek için erken bir yaştı. Anne-

             sine küsüp geçmişi yok sayarak evin dışında bir hayata yönelmek
             Sermet’e daha kolay gelmişti. İkiz olmalarına karşın kardeşi Hasan
             sert ve kabaydı. Babaları gibi bencil ve sorumsuz bir erkek olarak
             yetiştirilmişti. Evdeki herkes Sermet’e ‘kız gibi zayıf’ olmayı ya-

             kıştırıyordu. Hasan ikizine, onu herhangi bir ânı paylaşmaya değer
             bulmadığını sürekli hissettirirdi. Sermet ancak doktoruyla yapacak-
             ları seansa hazırlık için geçmişini gözden geçirirken bütün bunların
             farkına varabildi. Babaannesiyle bir türlü yola giremeyen ilişkilerini

             irdelediği mektubu ikinci seanstan hemen sonra göndermiş ve bir
             sonrakine hazırlık için, bu kez annesinin onu terk etmesinden sonra
             yaşananları düşünmeye başlamıştı. Bir yandan da doktoruna bunları
             nasıl anlatabileceğini kurgulamaya uğraşıyordu. Oysa doktorunun

             zamansal sıralamayı izleyeceğini varsayarken yanılmıştı. Her sean-
             sın dışına taşan, zihnini tetikleyen etkisi olduğunu ise daha sonra
             fark edecekti.


                    Doktor Ejder Bey, üçüncü seansın başında Sermet yine tabu-
             reye yerleşince, müzik dolabının yanına gidip pikaba bir uzunçalar
             yerleştirdi. İğnesini kaldırıp tam plağın üzerine koyacakken durdu
             ve Sermet’e müziğin onu rahatsız edip etmeyeceğini sordu. Sermet

             aslında müzikte çok seçiciydi. Fon müziği olması yerine, özel ayar-
             lanmış  zamanlarda  ve  o  andaki  ruh  hâline  iyi  gelecek  müzikleri


                                                                                      19
   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24