Page 14 - Naklen Öyküler
P. 14
hayatına giremedi. Uslu, çok zaman çekingen, hatta arada ürkek,
sessiz ve kaygılı hâlleriyle kiminin yere göğe sığdıramadığı kiminin
dalga geçtiği bir çocuk olup çıktı.
Çocukluğu annesiyle babaannesinin, bir anlamda da zayıfla
güçlünün arasında hırpalanmakla geçti. Babaannenin iki torunundan
biri olan Sermet’i neden bir türlü sevemediği, Sermet için muam-
maydı. Belki doktoru bu bilmeceyi çözer ve Sermet’i özgürleştirirdi.
Bunun için seansı iple çekmeye başladı. Başka konularda dolaşarak
zaman yitirmek istemiyordu. Danışma sırasında irdelenecek konu
için psikiyatristlerden istekte bulunulabiliyor muydu acaba? Bunu
aklından geçirdiğinde kendini ‘yine saçmalıyorsun’ diye eleştirdi.
Asla yaptıklarını beğenmezdi. Aşağılık duygusunun geçmişindeki
hangi olaylardan ya da tavırlardan kaynaklandığını merak ediyor-
du. Babaannesiyle ilişkisinin çıkmazlarının, tam da bu soruya yanıt
bulmakla çözülebileceğini hissetti. Onun tarafından sevilmek neden
bu denli önemliydi? Acaba Sermet’i bir türlü kabullenmeyen, sev-
meyen babaanne, daha sonraki ilişkilerinde başarısız olmasının da
temel nedeni miydi? Sermet seans günü evden, ne yapıp edip konu-
yu babaannesine getirmeye kararlı şekilde çıktı.
Doktor Ejder Bey masasının yanında ayakta, arkası kapıya
dönük olarak duruyordu. Sermet, doktorunun onu karşılamak için
mi, yoksa önceki hastasını uğurladıktan sonra oturmamak için oya-
landığından mı orada olduğunu merak etti. Odayı bir piyano eserinin
tatlı melodisi dolduruyordu. Sesi kısık olsa da varlığını kuşkuya yer
bırakmayacak şekilde hissettiriyordu. Sermet hızlıca etrafına göz
gezdirdi; müzik çaları aradı. Balkon kapısının yan tarafında eski bir
müzik dolabı vardı. İçinde kasetçalar, pikap ve radyonun bir ara-
da olduğu ilk modellerdendi. Dolabın ön tarafındaki ince hasırdan
bir kısım hoparlörü örtüyor olmalıydı. Çalan, Frédéric Chopin’in
Noktürnleriydi; ama Sermet eseri kimin seslendirdiğini bilmiyordu.
14