Page 9 - Naklen Öyküler
P. 9

yordu. Aslında en büyük sorunu buydu. İnsanlarla iletişim kurmaya
             üşeniyordu. Kırıla kırıla geri durmayı öğrenmişti. Bir süre kendiyle
             mücadele edip sonunda yeniden kestirip atmayı seçti ve “Anımsa-

             mıyorum!” dedi. Doktor Ejder Bey’in ne tepki vereceğini görmek
             ve sonraki adımlarını ona göre belirlemek istemişti. Doktoru ise bu
             hamleyi de görmezden geldi. Sermet’in anlatmasını sağlamak için
             sorularla  yönlendirme  yapmadı.  Olasılıkla  bunda  seans  süresinin

             dolmasının payı vardı. Son bir toparlama yapmaya ancak yetecek
             kadar  zamanları  kalmıştı.  Doktor  Ejder  Bey  Sermet’e  “Üzerinde
             düşünerek bakalım neler anımsayabileceksiniz? Bir sonraki buluş-
             mamızdan önce, doğumunuzu anlatan bir yazıyı bana postalamanızı

             isteyeceğim. Elektronik posta adresim kartvizitimde var” dedi. İlk
             görüşmelerinde konuştuklarını tarafsız ifadelerle özetleyip de bun-
             lara bir itiraz olmamasını söylenenleri doğru anlamış olduğuna yor-
             muş olacak ki Sermet’i ofisin kapısına dek geçirdi.





                    Sermet, eskiden yazmayı çok severdi. Birçok ilgisi gibi o da

             zaman içinde eriyerek kaybolmuş olmalıydı. Neredeyse evde kâğıt,
             kalem bulamayacaktı. Son anda, lise yıllarında günlük gibi kullan-
             dığı defterini komodinin kilitli çekmecenin arkasına, üç çekmecenin
             birden arkasında dik duracak şekilde sakladığını anımsadı. Gençli-

             ğinin evine dönmenin bazı avantajları oluyordu demek. Hareketleri
             bilinç dışı ve aynı gençliğindeki sıradaydı: Komodinin en altındaki
             çekmecenin kilidini aç, çekmeceyi dışarı çıkar, kolunu yarısına dek
             boşluktan sok, arkadaki defteri yakala, dışarı çek… Sayfaları biraz

             karıştırdı, ama okuma cesareti bulamadı. Kalın defter, ancak yarı-
             sından biraz fazla doluydu. Kim bilir karşısına hangi derin acının
             izleri çıkacaktı. Onun yerine defterin son fasikülünün ortasını bul-
             du. Birbiriyle devam eden iki yaprağı zımba telinin zarar vermesini

             önlemek için özenle çekti ve böylece ikisini birden kopardı. Tıpkı
             gençken,  gönderilmeyecek  mektuplar  yazmak  için  yaptığı  gibi…
             Masanın başına oturdu. Tam yazmaya başlayacaktı ki kime hitaben

                                                                                       9
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14