Page 149 - Neşide Dergisi 6.Sayı
P. 149
Deneme
ledi. Edebiyatı milleti için bir araç olarak gördü. Allah’a bağlanarak özgürleşmeyi ondan öğrendik
Edebiyat tapıcılığı yapmadı. Onun tek amacı kav-
Hakikat arayıcılığını sürdürmeyi, Allah’a bağlana-
gasını verdiği davasıydı.
rak özgürleşmeyi, zulme kendimizden olsa dahi
prim vermemeyi, akıllı olmayı ve fakat aklı put-
İlk gençlik yıllarından itibaren yaptığı büyük oku-
laştırmamayı, dünya-ahiret dengesini kurmayı,
maların ve derin tefekkürün onu bilgeliğe nasıl hayatı vecd ve coşku içinde yaşamayı, zandan ka-
taşıdığını, metafizik ilhamla dolup taştığını yaz- çınmayı, yozlaşmaya karşı durmayı, her daim diri
dıklarından okuduk ve anladık. Koşu bittikten ve diriltici olmayı,diriliş eri olmayı, hakikat uğruna
sonra da koşabilecek dipdiri heyecanın sahibi savaşmayı,mihnetsiz yaşamayı, kadere inanmayı,
olan Karakoç, istikamet ustası olarak da adını ta- benlik pürüzüne takılmamayı ondan öğrendik.
rihe yazdırdı. Üstat Sezai Karakoç, hayatında olduğu gibi ve-
fatında da bize çok şey öğretti. Diriliş ümidimizi
İstikbale kalıcı bir ses ve duruş armağan etmek artıran eserleriyle de vefatından sonra da bizi
için, varlığını bir ülkü uğruna adayan soylu ruhları beslemeye, ufkumuzu açmaya, yolumuzu aydın-
günümüzde hakkıyla temsil etti. latmaya devam ediyor.
Disiplin ve düzen âşığı bir insan olarak, her türlü Kalbe dokunanlar unutulmaz. İnsana yapılan ya-
tırımlar boşa gitmez. Öteyi özleyenler tükenmez.
aşırılıktan uzak bir tutum sergilememiz gerektiği-
Dirilişi gözleyenler ölmez. Hülasa Âşıkların nefesi
ni bize salık verdi.
kesilmez.
Hangi meslek hangi meşrepten hangi yaştan Onun deyimiyle “Şair ve şiir ölmemiştir ve kıya-
olursa olsun, yanına gelen her misafire saygısını, mete kadar ölecek değildir.”
sevgisini gösterdi.
‘Büyük nehirlerin kıyısından, büyük şehirlerin or-
Onda asla ümitsizlik yoktu tasına bir tayf’ gibi inen, şehirlerin kapalı ve kir-
lenmiş havasına taze dağ havası getiren diriliş
Ruhumuzun önünde yürüyen bütün büyüklerde öncüsünü, o güzellik öğreticisini bir kez daha rah-
metle anıyoruz.
olduğu gibi, Onda da asla ümitsizlik yoktu. Ka-
ranlığı en koyu haliyle tarif ve tasvir eder ama Bize öğrettikleri vesilesiyle kendisine minnettarız.
sonunda aydınlığı mutlaka müjdelerdi. Batıya altı
oğul kurban gitse bile yedinci oğul sonunda çıkar Aziz ruhu şad olsun.
gelirdi.
Yaşadığımız bütün yıkımlara ve geçirdiğimiz bü-
tün sarsıntılara rağmen,“düşüşü dirilmesiz ölüme
dönüşmeyen” medeniyetimizi yeniden ihya ede-
bileceğimiz noktasında nesilleri ikna etti.
Millet-devlet-medeniyet kavramlarına yeni an-
lamlar yükledi. Zihnimizde dahi daralan, daraltı-
lan sınırlarımızı genişletti.
Bizden koparılmış hatta unutturulmuş dirilişi tem-
sil eden şehirlerimizin konumunu yeniden bize
hatırlattı. Semerkant-Buhara ne yana düşer,Bağ-
dat-Şam bizden ne bekler,Endülüs’te neleri kay-
bettik, ondan öğrendik.
Gökte yapılıp yere indirilen şehir olarak gördüğü
Kudüs’e sevdamızı o arttırdı. Türk edebiyatına Ku-
düs’ü o taşıdı. İstanbul’dan Diyarbakır’a uzanan
kardeşlik köprülerini o tamir etti.
Bize öğretmeye çalıştığı ve üzerinde ısrarla dur-
duğu hususlardan birisi, özgüven sahibi olma-
mız ve hiçbir şekilde komplekse kapılmamamız
gerektiğiydi. Ondan cesaret alarak,“Bana ne Pa-
ris'ten, Newyork'tan, Londra'dan, Moskova'dan,
Pekin'den” diyebildik.
O kadar çok şey öğrendik ki ondan, ne yapsak
hakkını ödeyemeyiz.
147