Page 7 - Neşide Dergisi 6.Sayı
P. 7
Öykü
Dilhun
Kaan Murat YANIK*
air Hâfız ile sevgilisi, gürül gürül akan bir de-
Şrenin kenarında oturup her zamanki gibi aşk
hakkında konuşuyorlardı. Konu, dönüp dolaşıp
Leyla ile Mecnun hikâyesine geldi. Kız, Hâfız’ın
gözlerine bakarak; “Söyle bakalım. Sence Leyla
mı çok sevdi yoksa Mecnun mu?” diye sorunca
Şair Hâfız sinirlendi: “Bu da soru mu şimdi! Elbet-
te Mecnun daha çok sevdi. Leyla için aklını kay-
betti. Ailesinden vazgeçti. Herkese, canlı cansız
her şeye; insanlara, hayvanlara, bitkilere, çöllere,
dağa taşa, kurda kuşa Leyla’yı anlattı.”
Kendisini iyileştirmek için gelen ve kolundan kan
almak isteyen hekim, bıçağını çıkarıp batıracağı
esnada; “Dur ey hekim! Leyla’nın canı acır. Çünkü
içimde, derimin altında Leyla’dan başkası yoktur.
‘Kalbim tamamen onun aşkıyla kaplıdır.’ diyecek
kadar sevdi, hem de!” deyince kız gülümsedi.
“Hayır, bence Leyla daha çok sevdi! Mecnun onu
herkese anlatıp kalbindeki yükü hafifletirken Ley-
la onu kendisine bile anlatmamış. Kalbindeki bu
büyük aşk yükü büyümüş, büyümüş ve Leyla, bu
yükü kimseyle paylaşmadan ölmüş.”
Şair Hâfız, sakalını kaşıyıp tebessüm etti. “ Haklı-
sın sevgilim, hiç böyle düşünmemiştim. Ama sen
Leyla gibi olma sakın. Bana aşkını doya doya an-
lat...” deyince kız yine gülümseyip; “Ya senin aş-
kın?” diye sorunca, Şair Hâfız yeni yazdığı şiirini
dillendirdi: (Eğer o Şirazlı Türk güzeli kalbimi tutsak ederse;
yanağındaki siyah ben için Semerkand ve Buhara
“Eger ân Türk-i Şirazi bedest âred dil-i mârâ şehirlerini feda ederim)
Behâl-i hindûyeş bahşem, Semerkand ü Buhâ- Kız, şiiri duyduktan sonra sevinçten deliye dön-
ra-ra...” dü. Zira Şirazlı Türk güzeli kendisiydi ve yanağın-
* Yazar.
5