Page 9 - Neşide Dergisi 6.Sayı
P. 9

Şiir






               Bahtiyar ASLAN*



                             Ölümdür







                             ölümdür beni sahiplenen bir yenilgiden dönerken
                             korkak bir savaşçıyım yaşamanın güzünde
                             yarasa kanatlarıyla ansızın ve belki eylülde belki gece yarısı
                             göğsümde taşralı bir mızrak
                             ölümdür beni sahiplenen ve yürümeye sevk eden
                             kanayan gölgesine gençliğimin

                             ölümdür beni savunan yaşamaya karşı elbet
                             kuşlara kuşluğa ve belki boşluğa karşı
                             ağır bir boşluğa savrulan elleri ve gövdesiyle kanayan rüya
                             böyle bir şey yazılmıştır göğün defterine mutlaka
                             ölümdür beni savunan bana karşı

                             ölümdür beni avutan yaşamak uykusuna doğru
                             uyandırır beni vakti gelince
                             saçlarım uzayıp belki bir çınar kökü gibi toprağa
                             beni düğümleyen süsün göğsümden kopması gibi bir kirli pençe
                             fakat mübarek bir saattir ölümdür beni avutan
                             dişlerimin arasında çiğneyerek büyüttüğüm köpeğin direnişine

                             ölümdür beni tanrıya çağıran ne zaman sürçse kalbim
                             şeytan ne zaman görünse omzunda davuluyla
                             oturup buğday biriktiren zavallı yanım ağır ve yorgun
                             bulutlara bir kurşun değiyor öfkem
                             sonra bir köpük sönüyor işte ışıktan kargıların ucunda erkenden
                             ölümdür beni tanrıya çağıran yeşil çuha gibi açılan dünyadan

                             ölümdür beni savuran yazın harman kışın kar
                             sarı bir gömlek giydiğinde yahut beyaz kirli ovalar kanlı dağlar
                             bir tüy gibi düşerim gagasından
                             kendini didikleyen bir kuşun
                             ölümdür beni savuran hayatın yüzüne karşı
                             ki gözleri kapansın bir tuz gölüne

                             ölümdür beni gösteren iki dünya aynasında
                             bir ikindi yağmuru gibi yürüyüp geçerken acundan
                             ellerim ayaklarım gözlerim var diyedir belki güvenim eksik
                             belki durup beklemek de bir kahramanlıktır
                             fakat koşarak bir aynaya bir kuş gibi çarpıp düşmek
                             yaşamak böyle bir şeydir ölüm böyle bir şeydir

                             ikisini bir aynada seyretmekti ömür geçip giderken

               *   Doç.Dr, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi. Şair, Yazar.





                                                                                                     7
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14