Page 10 - Neşide Dergisi 6.Sayı
P. 10

Gitmekten


            Güzeli Yok







            Gülhan Tuba ÇELİK*





               irketten çıkabildiğinde akşama da az kalmıştı.
            ŞYapılacakları  gönül  rahatlığıyla  halledeme-
            den, kafasındaki ya da telefonundaki planlayıcıyı
            tikleyemeden bitiyordu gün. Yüzlerce kez olduğu
            gibi. Bir gün daha. Ütüsü birikmiş, çamaşırları ma-
            kineye atılmamış, yemeği yapılmamış, yeterince
            havalandırılmamış  eve  doğru.  Bir  kez  daha.  Sa-
            bah vakit bulamadığı çöpler atılacak, marketten
            alışveriş yapılacak, camların önünde biriken toz-
            lar alınacaktı. Neredeyse içinde yaşamadığı, yor-
            gunluktan  derin  uykular  uyuyup  hemen  sabah
            olurken  alarmın  sesiyle  sıçradığı,  sadece  pazar
                                                         düşünüp ufak merdivenin basamaklarına doğru
            günleri kahvaltı yaptıkları bu ev ne ara üretiyordu
            onca tozu, dağınıklığı. Kocası bir tek yemek konu-  yürüdü.
            sunda hassastı. Akşamdan akşama yemek pişsin,
                                                         Usul  usul  parka  inen,  yeşile  boyalı  çitlerle  çevrili
            evde  olduğumuzu  evli  olduğumuzu  anlayalım
                                                         uzun yolu bitirdiğinde adımları da kendiliğinden
            diye diretmese en azından bugün daha rahat ola-
                                                         yavaşlamıştı. Tek  tek  görünen  mavi  gökdelenler-
            caktı kafası.
                                                         den başka bir şey yoktu gökyüzünde. Nişantaşı’nın
            Teşvikiye’nin  telaşını  ve  kalabalığını  arkasında   Teşvikiye’nin Şair Nigar’ın insanları, arabaları, gü-
            bırakıp Abdi İpekçi’ye doğru kıvrıldı. Her yol ağ-  rültülü  kafeleri  seslerini  ulaştıramıyordu  buraya.
            zından,  her  mağazadan  çıkan  insanların  yerini   Bütün  telaş  geride  kalmıştı.  Bu  kadar  sesin  bir
            caddenin irili ufaklı binaları almıştı. Bu yokuşu in-  anda  nasıl  kaybolduğuna  şaşırdı.  Şimdi  renkler-
            mek kısa bir süre ferahlatırdı onu. Ertesi gün yo-  den oluşan bir dünya seriliydi önünde. Kareli sofra
            lun karşısındaki kaldırımdan yeniden tırmanacak   bezlerinin, kamp sandalyelerinin, portatif masala-
            olduğunu pek aklına getirmemeye çalışırdı. Ar-  rın etrafına az önce caddede gördüklerinden farklı
            tık işyeri ardında kalmıştı. Evi düşünmesi lazımdı.   insanlar kümelenmişti. Yüksek sesle konuşmayan,
            Kabak almıştı ama dereotu yoktu muhtemelen.   koşturmayan, oturduğu yerlere yakıştığından emin
            Dondurucuda  tavuk  olacaktı.  Hızlıca  baharatla-  olan  başka  çeşit  insanlar.  Kokusu  bile  değişmişti
            yıp  evdeki  sebzelerle  fırına  sürebilirdi  onu.  İyi   şehrin bir anda. Gitar çalıp şarkı söyleyen gençler,
            kötü  bir  salata  çıkacak  kadar  malzeme  vardı.   kitap okuyan çiftler, sohbet edip bir şeyler içen gü-
            Menüye tik attı kafasında. Otobüse binmese de   zel kadınlar, köpeğini gezdiren yakışıklı adamlar.
            olurdu şimdi. Sağında Maçka Parkı uzanıyordu.   Onlara baktıkça kendini başka bir dünyada hisset-
            Parkın  içinden  geçmenin  değişiklik  olacağını   ti. İnsanların kendilerine zaman ayırmaya her şey-

            *   Öz-De-Bir Ortaokulu Okul Müdürü, Yazar.


           8
   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15