Page 5 - 09153309_okumakulturu_kulturveedebiyatbulteni
P. 5

KÖKLERİN İZİNDE: AHİLİK KÜLTÜRÜ / VESSELAM GAZETESİ ÖZEL SAYI  3            AHİLİK KÜLTÜRÜ







                                       Ahiliğin Anadolu’da Ortaya Çıkış Süreci


                                                             İşte  XII.  yüzyıl  başlarında  Hoy  şehrinden  çıkıp  Şam,
                                                             Bağdat ve Mekke’de dolaştıktan sonra Anadolu’ya gelen
                                                             Ahi Evren Nasırüddin Ebu’l Hakayık Mahmud b. Ahmet
                                                             el-Hoyî (1172-1262), XI. Yüzyıldan beri İran’a yerleşmiş
                                                             bulunan Türkmenlerdendi.

                                                             Ahi  Evren  1206  yılında,  sonradan  kayınpederi  olan
                                                             Evhadüddin  Kirmânî  ile  Anadolu’ya  gelip  Kayseri’ye
                                                             yerleşerek debbağlık (deri işlemeciliği) ve o alanla ilgili
                                                             sanat  dallarını  geliştirmeye  başlamış.15-20  yıl  sonra,
                                                             yukarıda  sözünü  ettiğimiz  Moğol  saldırısı  üzerine
                                                             doğudan  Anadolu’ya  gelen  yeni  esnaf,  sanatkâr  ve
                                                             tüccarları  daha  geniş  bir  örgüt  halinde,  futüvvetname
                                                             denen tüzük kuralları içinde birleştirmiştir.

                                                             Anadolu’ya  gelen  Türkler  arasında  çok  sayıda  esnaf  ve
                                                             sanatkârın bulunmasından  dolayı, yerleşik  hayata bir an
                                                             önce geçilmesi, yerleşik hayatla birlikte halkın bölgedeki
                                                             istihdamının  hızlandırılması  gerekmekteydi.  Bölgede
                                                             Bizans Devleti’nin bulunması; ticaret, sanat ve zanaatın bu
                                                             devletin   esnaf   ve   sanatkârlarınca   yapılmasının
                                                             sıkıntılarının  atlatılması,  onlarla  rekabet  edebilecek
                                                             şekilde güçlenmek için malın kalitesini korumak, üretim
        Türkler  1015  yılından  beri  yani  daha  Büyük  Selçuklu   ihtiyacına  göre  ayarlamak,  sanatkârlarda  sanat  ahlâkını
        İmparatorluğu kurulmadan önce, Bizans Devleti ile doğu   yerleştirmek  amaçlanmaktaydı.  Ayrıca  Türk  halkının
        sınırlarında  çarpışmışlar,  bu  tarihten  altmış  yıl  sonra   ekonomik  yönde  bağımsız  hale  getirilmesi,  ihtiyaç
        Anadolu’da  Konya  bölgesine  dek  gelerek  buralarda,   sahiplerine her konuda yardım edilmesi, ülkede yapılacak
        Bizanslıların  Balkanlar’dan  getirip  Doğu  Anadolu   her türlü saldırıya karşı askerî yardımın yapılması, sanatta,
        sınırlarına  yerleştirdiği  Türk  asıllı  Avarlarla  ve   edebiyatta,  müzikte,  gelenek  ve  göreneklerinde  milli
        Peçeneklerle  ilişki  kurup  yoğun  bir  Türk  toplumu   heyecanın canlandırılması gerekmekteydi.
        oluşturmuşlardı.
                                                             XIII.  yüzyılın  ilk  yansının  sonunda  Türklerin  yerleştiği
        1071  yılında  Alparslan’ın  ordusu,  Malazgirt  Ovası’nda   bütün  Anadolu  şehir  ve  kasabalarında,  birbirleri  ile  sıkı
        Bizans ordusunu bozguna uğratıp imparatoru esir aldıktan   yardım ve dayanışma halinde bulunan 32 esnaf ve sanatkâr
        sonra  buraya  yerleşen  Türklerin  büyük  bir  çoğunluğu   birliğinden  oluşan  ve  her  alanda  rol  oynayan  bir  örgüt
        göçebe idi; sanat ve ticaretle ilgili ihtiyaçlarını, o sırada   kuruldu.
        çok  yüksek  bir  oranda  Türkleşmiş  bulunan  Iran
        bölgesinden sağlıyorlardı.                           Anadolu’da  Ahiliği  kurup  yerleştiren  Ahi  Evran  ve
                                                             arkadaşları,  bu  kurumun  ahlak  kurallarını,  İslam
        Moğol  hükümdarı  Cengiz  Han’ın  1220  yıllarında   ülkelerinde öteden beri bilinen ve teorik olarak iyi insan
        Türkistan Bölgesinde (Semerkant, Buhara, Merv) yaşayan   olma kurallarını kapsayan “Fütüvvetnameler’den” aldılar.
        Türklerin ülkesine saldırması üzerine, o bölge tüccar ve
        sanatkârlarından  oluşan  yüz  binlerce  Türk  halkı  batıya   Ahlâk, sanat ve konukseverliğin bir bileşimi olan Ahiliğin
        yöneldiler.  Bir  kısmının  Iran  topraklarında  kaldığı   Anadolu’da  kökleşip  yayılması,  Anadolu  Türklerinin
        muhakkak  olan  bu  göçmenlerin  büyük  bir  kısmı  da   göçebe hayattan yerleşik hayata geçişini hızlandırdı ve o
        Anadolu’ya  yerleşti  ve  ticaret  ve  sanat  alanlarındaki   zamana  dek  çoğunlukla  yerli  gayrimüslim  halkın  elinde
        uğraşılarını  Anadolu’da  sürdürmeye  ve  aralarında   bulunan sanat ve ticaret hayatında söz sahibi olan Türkler,
        örgütlenmeye başladılar.                             tüketiciyken üretici bir toplum haline dönüştüler.



                                                                                                        SAYFA 5


                                                   Karşıyaka Hacı Fatma Bodur Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Tarih Bülteni
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10