Page 24 - Çolpan Dergisi 3. Sayı
P. 24
24
Kalenin İçinde Bir Darağacı görüyorum
kızılca bir ayın örttüğü duyu-
darağacında asılı bir ipin yorum
ilmeği boynumda ve kurtarmak için mahpusları
ölüm günüm sanki bugünmüşçesine evinden uzakları
veya batışı güneşin şu ölümlü toprak nerede?
bir daha olmayacakmış gibi neredeyim?
izliyorum parlak seheri yokla var arasında
ve bir kehribar türküden yapılmış gökyüzü kayboluşumuzda,
gök gürültülü ve yüce yeniden anamızın karnından ak kaşık gibi
aşkın şehrini ise ilk defa tatmakta meftunlar doğuşumuzda
derin bir ölümsüzlük senfonisiyle beraber parmaklıklarla kaplı zindanın ötesindeyim
oturuyorum tılsımlı bulutlara denizin kokusu, yeşil martılarla beraber geliyor
devrim yapabilecekmiş gibi aşığım bense daha düşünme faslındayım
bir ayağım berrak denizde -yeşil- mutluktan uçmuş bir haber, ötmelerinde
öteki ise bambaşka bir yerde o sıra
arşınlıyorum karanlığı apansız gelişini gördüm kapıdan
dur durak bilmeden, dargın sanki hiç gitmemişsin gibi
evrene, yaşamaya dair raks ediyor saçların
sebepsiz paradokslarla örtülü çehrem ay ışığı kokuyor gölgen
amnezi olsa hafızam, ellerin ay ışığı nerede
ellerin nerede? neredeyim?
ben neredeyim? kanımdan mavi mi mavi bir ağaç akıyor
ruhlarını içinden bakıyorum insanlara yüreğimde mahpus kalmış sevdan
vaveylaları akıyor şamdanlarından acıyla kıvranıyor
kuralsızlık, esef gökyüzü aleve boğulmuş
gözlerinin içini arıyor durağanlığım gözlerim puslu, suskun
bir güneşten kalbi fethetmek için ve gencecik yüreklerimiz
ancak doymuyorlar aleve, kıvılcıma hayallerini kuruyor senin, onun, bunun
yanmalarımda küllerim
bir öksüz çocuk suskunluğunda aşkımızı, kanımızı
ölümsüzlüğüm, kumdan kalelerim ışık vuran bir tepede
albenili çam ormanlarında geziyorum hayatta kalmanın iksiri daha bulunamamış
soğuk yüreğime, damarlarıma işliyor kamer usulca çıkıvermiş
bulutlar ise dünden razı, ehvenişer yolculuğuna
güzellikleriyle beni deli, divane etmeye ben ise tahayyül ediyorum
zirvenin tepesindeki ses yüzünü, sesini, gölgeni
sanki içinde abıhayatı, aşkı hayallerim nerede?
dünyanın en kadim sırlarını hangi hülyadayım?
barındırıyormuş gibi yüce nerede veya kim olduğunu bulmak üzerine
anlamlı kılıyor tüm ezgileri yazılan tüm şiirleri
ben ise gözlerini arıyorum kaybetmiş olmanın işkencesi, yorgun
gözlerin nerede? toprağımı örten ellerin sahibi
neredeyim? ölümsüz bir kadın
sertçe basarken toprağa ayaklarım ve kutsal vadilerin arasında
yok olmaya yüz tutmuş yükseliyor tüm ihtişamıyla
bir harsı daha geziyorum eski zamanlar denizinin kalesi
tadıvermek, yumuşaklığına bırakmak için acımasızca saplanırken kargıları ruhuma
kendimi, ölümü bir meşe odunun üzerine çizili
karaşınla-beyazı arı bir haritayı arıyorum
birleştirmek aşk acılarım çoktan beri kanıyor
için ben, yönümü bulmak uğraşındayım
ancak bir dem daha sönüyor kanımdan kutup yıldızı nerede?
meşeden kulübeler çarpıyor gözlerime neredeyim?
içlerindeki tüm hikayeleri, acıları, aşkları
hissediyorum Sarp Eren ÇERÇİNLİ