Page 22 - Çolpan Dergisi 3. Sayı
P. 22

22

         Öykü/Şiir
        Sonbahar Direnci



        Y                                     tarafa kayıyordu. Adam ise aklındaki hesap          Kardelen ORUÇ





        Yıl iki bin on altı, Eylül’ün yirmisi, sabah saat altı
                                              kitaplarla meşgul olduğundan hiç oralı bile
        sularıydı. Güneş kendini göstermek için hazırlık
        yapıyordu. Bense yine sokaklarda gezmektey-
                                                                                 Eylül’ün yirmisi yaprakların döküntüsü...
                                              baktıktan sonra affetmeye meyilli sevecenlikle
        dim. Sonbahar bu sene tüm çekiciliğiyle herkesi   olmuyor. Kadın, çocuğuna kızgın gözlerle   Yıl 2016, mevsim sonbahar,
        kendine hayran bırakıyordu. Sanki tüm insanlar   başını okşuyordu.       Dalgalanıyor içimdeki duman,
                                                                                 Ölü balıklar vuruyor kıyılarıma.
        aynı anda bu şehri terk etmiş gibiydi. Sessiz
        ve ıssız... Rüzgâr, hafif hafif esmekte. Eylül’ün   Dört-beş yaşlarındaki çocuğun, abisinden   Ay saklıyor kendini benden.
        sonlarında olduğumuz için üzüntülüydüm.   en az üç yaş küçük olduğu belli oluyordu.   Kapı komşum oluyor
                                              Annesinin ona kızmamasının mutluluğuyla
                                                                                 Hüzün sesli yalnızlık...
        Koca çınar ağaçları yapraklarını döktükleri için   oyununa devam ediyor. Kadın ise, daha sonra
        adeta çıplaklardı. Dallarının uzunluğu, ince   bu durumla ilgilenmek üzere tekrar kocasının   Yitiriyorum ümitlerimin anahtarlarını,
        ve zarifliği tüm dikkatleri üzerlerine çekiyor-  yanına dönüyordu. Beraberce uzun bir istişare   Anılardan bahsedip cambazlık yapıyor
        du. Etraflarında bulunan diğer ağaçları öyle   ettikten sonra kadının aklına güzel bir fikir   Gecenin yarısı...
        çevrelemişlerdi ki, evlatlarını korumaya çalışan   geliyordu ve tam onu kocasına danışmasını   Ve ben elleri boş, asık suratlı zaman dilencisi
        yabani kurtlar gibiydiler. Bu sene ağaçlar   izleyecekken arkadan gelen korna sesiyle   Durdurabilmek ne mümkün ayaklarımı,
        erken yaprak dökmüşlerdi. Genellikle ekimin   irkildim. Etrafıma bakındığımda etraf yavaş
        sonları, kasımın başlarına doğru yapraklarını   yavaş kalabalıklaşıyor, miskin güneş tatlı   Sana çıkıp geliyorum.
        dökerlerdi.                           tatlı yükseliyordu. Önümde yaprakların üst   Vakitsiz valizsiz ev halimle...
                                              üste gelmesiyle oluşan yığına baktım. Sanki
        Biraz daha ilerledikten sonra sarı, iki katlı küçük   küçük kasabadaki bir dağ gibiydi. Ayağımla
        bir ev dikkatimi çekti. Kalın ahşap tahtalardan   yaprakları savurup yürümeye devam ettim.
        yapılmış olduğundan göze çarpıyordu. Konuş-  Görünüşe göre küçük gezintime yarın devam
        mak istercesine gıcırdıyordu. Evin boş ve eski   edecektim.
        olması ürkütücü görünüyordu. Bana bir zaman-
        lar yaşamış olduğum köydeki yaşlı bir amcanın
        evini anımsatmıştı. Fakat o evde yaşayan biri
        olduğu belli oluyordu. Ve daha canlıydı. Uzun
        zamandır orada olduğu anlaşılan saksılardaki,
        çiçekler tamamen çürümüşlerdi. Zamanında
        burada yaşamış olabilecek insanların görüntüsü
        canlandı zihnimde: Neşe ile çocukların evin
        etrafında oynamaları. Ardından kapıdan elinde
        çay tepsisiyle inen bir kadın. Evin yakın tarafın-
        daki banka oturan kocasına doğru ilerliyordu.
        Adamın yüzünde başarısız olmuş olduğu bir
        işin üzüntüsü vardı. Kadın ise yüzünde, kocasını
        üzüntüsünden alıkoyacak düşünceler taşıyordu.
        Çocuklardan biri gelip endişeyle annesine bir
        şeyler anlatmaya çalışıyor. Yaptığı hatanın
        farkındalığıyla, annesinin kızmamasını diliyor-
        muşcasına bakıyordu gözleri. Hemen sonra
        çiçekleri sulamak için başına hortum takılmış
        olan kırılmış musluğun başına gidiyorlardı.
        Kadının gözleri bir ara kocasının bulunduğu
   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27